Sınıf, öğretmenin öğrencilerine bilgi ve beceri kazandırma süreçlerini etkileşimli olarak uyguladığı alandır. Sınıf yönetimi ise etkileşim süreçleri ile aynı sınıfta bulunan öğrencilerin kuralları benimsemesi, olumlu kazanım süreçlerinin fayda sağlayacak şekilde sürdürülmesidir.
Öğretmenin dersine girdiği her bir sınıfta çok sayıda öğrenci ve bir o kadar da birbirinden farklı hedef ve istekler olacaktır. “Öğretmen olmak; farklı becerilere sahip, farklı istekleri olan ve farklı hedefleri olan öğrencilerini o sınıf içerisinde aynı yöne doğru yürütebilmektir. Hatta Aynı yöne doğru baktırabilmektir.” Buradaki asıl beceri bunu sağlayabilen öğretmene aittir. Yürünen bu yoldan sınıfın bir bölümü değil, tamamı mutlu olmalıdır.
Sınıf, farklı hedeflere varmak için çıkılan yolun başlangıç noktasıdır. Aynı noktadan başlayarak, aynı süreçlerden geçerek tamamlanan okul hayatlarımızda vardığımız hedefler kişisel bilgi ve becerilerimize uygun olan farklı noktalardır. Varılan farklı hedeflerin başlangıç noktası, öğretmen ve öğrencinin buluştuğu sınıftır. Sınıf bu kadar özel bir alandır. Biz burada sınıf derken dört duvarla çevrili bir alandan bahsetmiyoruz. Sınıf bazen bir laboratuvar, bazen bir etkinlik alanı, bazen okul bahçesi, spor salonu bazen de hayatın ta kendisidir.
Öğretmen için eğitim ve öğretimin kalitesi ve öğrencilerinin öğrenme ihtiyacı ön plana çıkmalıdır. Öğretmenler için bu unsurların gerçekleşmesinde ortaya çıkabilecek olumsuzluklar bir tehdit unsuru olarak algılanmak yerine sınıf yönetimi becerileri ile çözülebilecek problemler olarak görülmelidir. Çünkü bunlar eğitim öğretimin doğal süreçlerindendir.
Bütün öğretmenler bilir ki bir sınıfta asıl olan şey eğitim ve öğretimdir. Sınıf yönetimi ondan sonra gelir, gelmelidir. Ancak bir sınıfta öncelik eğitim öğretim olmaktan çıkmış, sınıf yönetimi öncelik haline gelmişse orada işler tersine dönmüş demektir. Öğretmenlerin zor bir sınıf olarak nitelendirdiği sınıflarda durum maalesef böyledir. Zor sınıflarda öncelik sınıf yönetimini etkin şekilde tesis etmekten geçer. Çünkü eğitim-öğretim süreklilik arz ederken sınıf yönetimi ihtiyaç halinde kullanılan bir alandır. Ancak sınıf yönetimi öncelik halini almışsa o sınıfta eğitim-öğretim artık ikinci planda kalmaya başlamış demektir.
Sınıf yönetimi, eğitim öğretim süreçlerinin normal seyrinde devam ettiği sınıflarda ön plana çıkmasada etkili eğitim ortamları ve eğitimde başarıya ulaşabilmenin önemli bir unsurudur. Öğretmen sınıf yönetimine çok ihtiyaç duyulmadan eğitim-öğretimi etkili şekilde devam ettirmelidir. Bunu yaparken öğrencileri ile çatışma haline girmeden süreci devam ettirmelidir. Öğretmen; hayatlarına dokunduğu öğrencilerine aynı hedefe baktırabilmeyi en ön plana almalı, öğrencilerini bu konuda motive etmelidir. Aksi durumda öğretmenin bütün işi eğitim-öğretim değil problem alanı olan sınıf yönetimi becerisini kullanmak olacaktır.
Sınıf yönetimi bilgi ve becerisi bir öğretmen için işlerin yolunda gittiği bir sınıfta çok fazla gündeme gelebilecek bir durum değildir. Bir sınıfta sorun yoksa ve her şey yolunda gidiyorsa öğretmenin o sınıfta sınıf yönetimi ile ilgili bir sorunu da olmayacaktır. Böyle bir ihtiyacın olduğu sınıflarda sınıf yönetimi becerisi ile ilgili yetkinlik daha çok ön plana çıkar. Bu tür sınıflar öğretmenin sınıf yönetimi becerisini geliştirmesi için adeta bir laboratuvar özelliğindedir. Yani bir sınıfta sınıf yönetimine ihtiyaç yoksa öğretmenin sınıf yönetimi becerisini geliştirmesine de ihtiyaç duyulmayacaktır. Tam tersi sınıf yönetimi ile ilgili sorunların olduğu bir sınıfta öğretmenin bu alandaki bilgi, beceri ve deneyimleri de daha çok olacaktır. Öğretmen bu tür sınıfları kendi mesleğinin gelişimsel süreci açısından bir imkan, hatta bir fırsat olarak görmelidir. Öğretmen bu durumdan şikayet eden olmamalı, kazanım ve deneyimler elme etme çabası içerisinde olmalıdır. Burada öğretmen sınıfın durumuna göre zaman zaman alan bilgisini, zaman zaman da sınıf yönetimi bilgisini ön plana çıkarmalıdır. Yani bir sınıfta sınıf yönetimi ile ilgili bir problem yoksa burada öğretmenin alan bilgisi öne çıkar.
Şayet bir sınıfta sınıf yönetimi ile ilgili bir problem varsa orada öğretmenin sınıf yönetimi ile ilgili bilgi ve becerileri ön plana çıkar. Yani sınıf yönetimi bilgisi ve alan bilgisi sınıfın durumuna ve ihtiyacına göre birbirine ters orantılı olarak kendini hissettirir. Asıl olan hiçbir sınıfta sınıf yönetimine ihtiyaç duyulmamasıdır. Sınıflarda ideal durum, öğretmenin alan bilgisinin öne çıkması ve verimli bir ders ortamının sağlanmasıdır. Bir sınıfta sınıf yönetimi ihtiyacı ortaya çıkmışsa en kısa zamanda eğitimin ihtiyaç duyulan paydaşları ile etkili bir iletişim kurularak problem çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi halde sınıf yönetim sürecinin uzaması ders kazanımlarının geri kalmasına sebep olacak ve ideal ders ortamına olumsuz etki edecektir. Sınıf yönetimi ihtiyacı, yerini öğrenme ihtiyacına bırakmalıdır.
Öğretmen sınıf yönetiminde zaman zaman zorlanacağı durumlarla karşı karşıya kalabilir. Hatta bu durum eğitim-öğretimin olumsuz etkilenmesine de sebebiyet verebilir. Böyle durumlarda öğretmenin de kişisel olarak sınıf motivasyonunda azalmalar, kopmalar olabilir. Öğretmen bu tür durumlarda toparlayıcı ve yeniden başlatıcı rolünü etkin hale getirmelidir. Asla sınıf yönetiminde zafiyete yol açmamalıdır.
Sınıf yönetimi tek tip ve sınırlı uygulamaların olduğu bir alan değildir. Öğretmenin mesleki becerilerine göre çok farklı şekillerde uygulamaların yapılabilmesi mümkündür. Çünkü sınıf çok boyutlu bir alandır. Bir mekan olarak sınıfın mevcut ortamının ışığı, ısısı, ölçüleri, havası, öğrenci mevcudu (çok az olması durumunda örgün eğitimde etkileşim faktörünün zayıflaması, çok olması halinde öğrencilerin tamamı ile ilgilenebilme zorluğu ortaya çıkabilir), boyası (sınıflarda lise eğitimi öncesinde sıcak renklerin, lise eğitiminde ise soğuk renklerin tercih edilmesi daha uygun olacaktır) gibi birçok faktörü içine alır.
Sınıf yönetimi aynı zamanda sınıfın disiplinine ve öğrenme disiplinine olumlu katkı sağlayacaktır. İşlenecek olan dersin öğretmen tarafından çok iyi planlanması da sınıf yönetiminin bir parçasıdır. Yıllık ve haftalık planlanların yapılması öğretmene sınıfın öncesini, mevcut halini ve geleceğini görme ve uygulama konusunda avantaj sağlayacaktır. Ancak her ne kadar iyi planlanırsa planlansın, sınıfta olabilecek her şeyi önceden tahmin etmek mümkün olmayabilmektedir. Dersin akışı içerisinde her şey yolunda giderken sınıf yönetimi ihtiyacı doğuran durumlar yaşanması ihtimal dahilindedir. Her şeyin önceden tahmin edilmesi mümkün olmazsa da öğretmenin öngörülü olması ona birçok konuda olduğu gibi sınıf yönetimi konusunda da avantajlar sağlayacaktır.
Öğretmenin zamanı etkili kullanabilmesi ancak iyi bir zaman yönetimi ile mümkündür. Zaman yönetimi, sınıf yönetiminin önemli bir parçasıdır. Çünkü okulda geçen süre kısıtlı ve özeldir. Bu sürenin her anını hedefler doğrultusunda etkili kullanmak büyük önem taşımaktadır. Zaman yönetimi, bir ders saati içerisinde yapılabilecekleri olumlu ya da olumsuz anlamda etkilemektedir. Esas olan, zamanı etkili ve verimli kullanabilmektir.
Sınıf yönetimi, aynı zamanda öğretmenle öğrenciler arasında ve öğrencilerle öğrenciler arasındaki iletişim şekilleri ve davranışlarının yönetilmesiyle de yakından ilişkilidir. Burada ortaya çıkabilecek bir sorun sınıf yönetimine olumsuz etki edecektir. Aynı şekilde olumlu bir iletişim de sınıfın sinerjisine olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
Öğretmen, başarılı ya da problem yaratan birkaç öğrenciye odaklanmamalıdır. Başarılı birkaç öğrenci ile dersi yürütüp diğer öğrencileri kendi halinde bırakmamalıdır. Öğretmen, ayrıca bu durumun farklı bir yönü olan dersin işlenmesine engel olan birkaç öğrenciye odaklanarak, onların her türlü davranışını bir tehdit olarak görerek üzerlerinde yoğunlaşmamalıdır. Bu yoğunlaşma sınıfta öğrenciler arasında grup psikolojisini, akran dayanışmasını tetikleyerek öğretmene ve ders ortamına daha büyük bir sorun olarak geri dönebilecektir. Öğrencileri başka işlerle ilgilenirken (masaya kafasını koyarken, arkadaşıyla konuşurken…) dersini devam ettirmemelidir. Buna müsaade edilmesi durumunda konu öğretmene önemli bir problem alanı olarak geri dönecektir.
Öğretmen, bu sorunun diğer bir boyutu olan sınıftaki birkaç öğrenciyi gözden çıkarma gibi bir yolu da asla tercih etmemelidir. Yani bazı öğrencileri yok sayarak, gözden çıkararak, onların bildiğini okuduğu, öğretmenin de dersini işlemeye devam ettiği durumlar eğitim ortamlarında yaşanabilecek ciddi sorunlardandır. Öğretmen bu tür durumlarda ilgili öğrencilerle özellikle ders dışında, birebir ya da grup halinde iletişim kurmayı denemelidir. Böylelikle akran dayanışmasının ve grup psikolojisinin oluşturacağı olumsuz ortam önlenmiş olacak, sağlıklı iletişim kurmanın yolları açılacaktır. Bu tür olumsuzluk durumlarında aile ile iletişim, rehberlik servisini etkin şekilde devreye sokma da uygulanabilecek diğer çözüm yollarındandır.
Unutulmamalıdır ki sınıf, öğretmen ve öğrenci için doğal bir yaşam alanıdır. Çünkü sınıf, ailelerinden sonra en çok zaman geçirdikleri mekandır. Sınıf, eğitim öğretim etkinliğinin gerçekleştiridiği bir yaşam alanıdır. Sınıf içerisinde olaylar anlık gelişir ve bunları ileri bir zamanda düşünmek, değerlendirmek, ertelemek mümkün değildir. Öğretmenin sınıftaki her olaya yetişmesi, her soruna çözüm üretmesi gerekir. Sınıf bir aile ortamı gibi olup yaşananlar tüm üyelerinin önünde cereyan eder. Dolayısıyla gizlilik, saklılık sınıf içerisinde söz konusu değildir.
Öğretmenler bir orkestra şefi gibi, farklı seslere ve farklı yeteneklere sahip müzik aletlerini uyumlu bir şekilde yönetebilmelidir. Bir öğretmen için esas olan, her biri biricik olan öğrencilerinin kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir sınıf ortamını oluşturabilmektir.
Sınıf yönetiminde, sınıf içi iletişim kültürünün oluşması için karşılıklı saygı, sevgi ve birlikte belirlenen kuralların varlığı önemlidir. Sınıf kurallarının belirlenmesinde öğretmen tarafından sağlanacak demokratik ortam, kuralların uygulanma oranını arttırır. Sınıf kurallarının öğrencilerle beraber belirlenmesi ve öğrenciler için belirlendiğinin açıkça ifade edilmesi; sınıf yönetimi ihtiyacınıda azaltacaktır. Ayrıca bu tutum; öğrencilerin derse zamanında gelmeme, izin almadan derste konuşma, sınıf içinde gezinme, arkadaşlarının eşyalarına zarar verme, izinsiz alma gibi birçok olumsuz davranışın oluşmasını da engelleyecektir.
Öğretmenler unutmamalıdır ki kurallar ne kadar demokratik şekilde ve öğrencilerle belirlenirse belirlensin, kuralların zaman zaman ihlal edilmeleri mümkündür. Biraz önce alınan kararlar ya da belirlenen kuralların, hatta az önce hatırlatılan bir kuralın yine ihlal edilmesi de mümkündür. Bu ihlal hallerinde akla gelen ilk şey ceza olmamalıdır. Ceza, davranışın kazandırılmasında olumlu tutumlara göre daha az etkilidir. Ceza vermektense mevcut davranışın istenilen yönde değiştirilmesine, geliştirimesine ve oluşturulmasına emek harcamak her zaman birinci öncelik olmalıdır. Böylelikle olumsuz davranışların önlenme süreçleri çok daha pozitif ve pedogojik olacaktır.
İstenmeyen davranışların azaltılmasında ödüllendirmeyi, değer vermeyi, sevgiyi, saygıyı ve höşgörüyü arttırmanın temel felsefe olarak kabul edilmesi çok önemlidir. Öğrencilerin davranışlarının kurallarla engellenmesindense pozitif iletişimle istenilen davranışları kazandırma yöntemi tercih edilmelidir. Kuralları katı şekilde uygulamaktan ziyade istenilen davranışın oluşmasına daha çok önem verilmelidir.
Ayrıca kuralların katı şekilde uygulanması öğrenciler tarafından bir engellenme olarak algılanacaktır. Engellenme, zıtlaşma ve kutuplaşma gibi olumsuz tavırları da bünyesinde barındırır. Bu nedenlerle bu yöntem tercih edilmemeli, engellenme duygusu yaşattırılmamalıdır. Çünkü bu algı, devamında öğrencinin okul motivasyonunun bozulması, ders başarısında düşmesi ve okul terki gibi çok ciddi problemleri de ortaya çıkarabilmektedir.
Sınıf yönetimi becerileri sayesinde öğretmenler; öğrencileriyle etkili iletişim kurma, onlarda istendik davranış değişikliğini sağlama, istenmedik davranışları düzeltme, hedeflerine başarıyla ulaşması hususunda kazanımlar elde ederler.
Bir sınıf için esas olan sınıf yönetimine ihtiyaç duyulmamasıdır. Çünkü bir öğretmen için sınıf yönetimi bilgi ve becerisi ihtiyaç halinde kullanılması gereken bir anahtar gibidir. Öğretmen; bir sınıfta sınıf yönetimini değil, öğretimi öncelemelidir. Eğer bir sınıfta sınıf yönetimi asıl iş, varılması ve başarılması gereken hedef haline geliyorsa o sınıfta bir problem var demektir. Öğretmenin bu konudaki temel yaklaşımı sınıf yönetimine en az seviyede ihtiyaç duyulmasını sağlamaktır. Sınıf yönetimine ihtiyaç duyulmayan sınıflarda, eğitim öğretim ile ilgili başarılı süreçlerin yürütülebileceği unutulmamalıdır.
SINIF YÖNETİMİNİN TEMEL FELSEFESİ
Etiketler:
POPÜLER YAZILAR
-
Serdar YAZICI 69048 EL-CEZERİ
-
Osman ATALAY 43828 KANT’IN ÖDEV AHLAKI
-
Lokman BAYNAZOĞLU 36450 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA EV ÖDEVLERİNİN YERİ VE DEĞİŞİMİ
-
Kemal AKBAYRAK 29452 BİLSEM NEDİR, NE DEĞİLDİR?
-
Prof. Dr. Firdevs Güneş 19683 ÖDEVİN YARARLARI
-
Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu 18747 TARİHTE VE GÜNÜMÜZDE MASAL KAVRAMI VE TÜRK MASAL GELENEĞİ ÜZERİNE TESPİTLER
-
Prof. Dr. Gülay Ekici 17003 EV ÖDEVİ
-
Abdullah BAŞ 10243 BAKMADAN GÖREN ADAM: EŞREF ARMAĞAN
-
Dr. Serkan DÜZGÜN 9597 COVİD-19 PANDEMİSİ SÜRECİNDE UZAKTAN EĞİTİM
-
Volkan CİVELEK 9235 TARİH EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ
-
Cengiz AZMAN 8971 SINIF YÖNETİMİNİN TEMEL FELSEFESİ
-
Emine BARIŞ 8348 ERKEN ÇOCUKLUKTA HER HİKÂYE BİR STEAM
-
Nuran CEVAHİR KARTAL 8248 ÇOCUK OLMAK
-
Lokman BAYNAZOĞLU 7943 EV ÖDEVİ: BİR ÖĞRETİM EFSANESİ
-
Volkan CİVELEK 7282 SON CEMRE