"Çocuklar, Gençlik ve Eğitim Üzerine", Walter Benjamin’in farklı zamanlarda kaleme aldığı denemelerden oluşan bir seçkidir. İçinde yer alan 19 denemeye bakıldığında ismini yeterince hak edemediği görülecektir. Bu kitabı okunur kılan Banjamin’in ele aldığı konuya bakış acısı ve zekâsını gösteren cümle yapısıdır. Denemelerin bazılarında kullandığı eleştirel üslup okuru düşünmeye sevk ediyor. Kitabı değerli kılan -yazarın kendine göre-yanlışlara farklı bakabilmesidir. Yazar bir dönem Almanya’sında yazılan/yaşananlar üzerinden hepimizi ilgilendiren, bugün güncelliğini yitirmemiş konulara değiniyor, sorular soruyor.
Deneyim, Gençlik ve Üniversite
Benjamin, dar görüşlünün yaşam karşısındaki küçük, sıradan, anlamsız davranışlarını gencin önündeki engeller olarak görür. Dar görüşlü, bu türden bakış açılarını ve edimlerini deneyim maskesinin ardında saklar. "Yetişkinlerin maskesine "deneyim" denir." (s. 17). Bu yapısı ile hayatın anlamına varmaktan yoksun, ruhun ilerleyişine kaynak olmaktan acizdir. Ona göre: ruhsuzluk; sıradanlık ve anlamasızlık getirir ya da anlamsızlık, ruhsuzluğa kapı aralar. Dar görüşlünün kalıp yaşantıları deneyimleri doğurur. Dar görüşlü, bu deneyimleri gençlere aktarırken deneyim kalıplarını kullanacaktır. Benjamin, böyle bir yapının karşısına özgürlüğü deneyimleme yeteneğine sahip genci koyar. Bu dar görüşlü olmayan gencin potansiyelidir. Genç, kendi ruhunu, hayatın anlamını arar. Bu arayış, kalıp değildir, anlamı yakalama adına hoşgörülüdür. Dar görüşlünün büyük ve anlamlı olana bakamaması ona ruhi bir tembellik getirir. "Çünkü ruhi yaşantı berbat olsa da rahattır." (s.19). Dar görüşü bir kenara bırakıp deneyimleyen ruh, büyük olanı, anlamı, sevecen olanı kendine katacaktır. O halde genç ruhla ve anlamla içten bir ilişki kurma potansiyeline sahiptir. Bu bölümde dar görüşlüyü deneyimli yetişkin olarak kabul edebiliriz.
Almanya’da 20. yüzyılın başlarında yeni bir gençlik uyanıyor. Benjamin’e göre; din, bu gençler için somut, etkileyici ve içten; fakat inanmak için acele etmiyorlar. Tanrı fikrinin, tanrısal yargıların, kutsal nesnelerin farkına varmak için mücadele etmek durumundalar. Kolay kolay tercih yapmayan gençlik mücadeleyi seçiyor. “Tanrı mücadelede zuhur edebilir.” (s. 23) Genç, kazanıp kaybetmek, kutsal olan ve kutsal olamayan arasında tercih yapıp kendini bulmak istiyor.
Üniversitelilerin Yaşamı adlı bölümde Benjamin, öğrenci (üniversiteli), akademisyen, meslek, bilim, aile, cinsellik, ortaklaşa davranış; etkileşimlerinden söz eder. Üniversiteli bu sistem içinde tinsel varoluşu yakalamaktan yoksundur. Bu kararsız yapıları ile kendilerine bir yol haritası belirleyemezler. Böyle bir gençlik, ne ulusun yükselişine katkıda bulunabilir ne sanatçının, entelektüelin yanında olma ne de dinin kaynağına varma becerisine sahiptir. (Benjamin bir dönem “Özgür Üniversiteliler” hareketi içinde yer almıştır. ) Tinsel bir varoluş/yükseliş yeteneği olmayan bu topluluk mekanik yapısıyla meslek edinme ve makama ulaşma yolunda ilerler. Bu ne sosyolojidir ne bilim ne de filozofların ortaya koyduğu düşünce evrenine yaklaşmadır. Benjamin’e göre üniversite tali yollardan asılsız olana doğru bir yolculuğu tercih etmiştir. Bu topluluklar "kendini bütünüyle yeniden inşaya adayan yaşamdan" (s. 32) uzaktırlar.
Kitap, Oyuncak ve Pedagoji
Benjamin, La Porte Etroite adlı bölümde Andre Gide’in varmak istediği "içerisi" düşüncesi üzerinde durur. Bu içeriye dar kapıdan geçilerek ulaşılır. Suç ve sadakat, feragat ve çocuksuluk dar kapının eşiğinde insanı bekler.
"Eski Çocuk Kitapları” başlıklı bölümde yazar, çocuk kitapları koleksiyoncusu Karl Hobrecker’in 18. Yüzyıl Almanya’sında çocuk kitaplarını anlamadaki rolünden bahseder. Bu alanda istisnai bir kitap arşivi sahibi olan Hobrecker, bu arşivin verileriyle bibliyografik bir kitap kaleme alır. Bu kitaplar atasında çocuk tabiatına aykırı, kateşist (dine dayalı), pedagojiden uzak kitaplar olduğu gibi özgün çocuk doğasına uygun, kalıplayıcılıktan uzak kitaplarda bulunmaktadır. Çocuk Kitabı Manzarası bölümünü de ekleyip okuduğumuzda 18. Yüzyıl Almanya’sında çocuk kitabı içeriği, biçimselliği, resimlemesi hakkında bilgi sahibi oluruz.
"Oyuncağın Kültür Tarihi" adlı bölümde yazar, Gröber’in Eski Zamanın Çocuk Oyuncakları isimli kitabından hareketle tespitlerde bulunur. Oyuncaklar, "erişkinlere ne denli az hitap ederlerse o denli sahicidirler."(s.77) Bu bölümde oyun nesneleri biçimsel ve pedagojik yönden incelenir. El yapımı oyuncaklar ile endüstriyel oyuncaklar karşılaştırılır. El yapımı oyuncaklar, biçimsel ve pedagojik yönden endüstriyel oyuncaklara üstünlük kurar görüşü bu bölüme hâkimdir. Taş, kemik, tahta, demir, balmumu gibi malzemelerin oyuncak üretimindeki işlevi üzerinden durulur. Benjamin’in 18. Yüzyıl ve sonrasına yönelik tespitleri bugünün oyuncaklarına yönelik fikir vericidir. Oyuncak tasarımı ve çocuk doğası etkileşimi bize ipuçları verir. "Oyuncak çocukla halk arasında kurulan sessiz bir diyalogdur. " Oyun nesneleri bildik anlamda ne denli etkileyici olurlarsa oyun gereci olmaktan o denli uzaktırlar. (s. 77) Bu bölümle ilgili şu paragrafı paylaşmak yerinde daha saf değildir: bir parça tahta, bir çam kozalağı, küçük bir taş, malzemesinin kesintisizliği, netliği içinde bir sürü farklı figür içerir. Büyükler, çocuklar için huş kabuğundan ya da samandan bebekler, cam beşik, çinko gemiler düşündüklerinde, çocukların duygularıyla kendi tarzlarında oynamaktadırlar. Tahta, kemik, bitki, kil, bu mikrokozmosda en önemli malzemelerdir ve hepsi de oyuncakların henüz anne babaları ve çocukları birleştiren üretim sürecinin bir parçası olduğu ataerkil dönemlerde kullanılmışlardır. (s. 76) Gröber göre oyuncağın yapısı ekonomik ve teknik kültür tarafından belirlenir. Bir çocuğun bir nesneyi oyuncağa çevirmedeki mahareti, doğallığı, Aydınlanma Çağı’ndan bu yana psikoloji destekli oyuncak üretimi ile baltalanmıştır. Kuklalar ve Kukla Oyuncakları, Benjamin’in incelediği kitaplardan bir diğeridir. Burada yazar; hareketliliklerden, iplerden ve şekillerden hareketle pedagojiyi, tarihi olanı ve olmayanı ele alır.
Benjamin’in değerlendirmeleri, çocuk üzerindeki tahakkümü kırmaya yöneliktir. Yazar farklı konuları ele aldığı denemelerde; kalıplayan, doğallıktan uzak, çocuğu anlamayan yetişkin davranışlarını ve bu davranışların toplamından oluşan eğitimi eleştirir. Yazarın yüz yıl önce ele aldığı konuları bugünün yaşam verileriyle yeniden gözden geçirmek, çocukluğa ve etkileşimine sorular sormak, anlamaya kapı açacaktır. olacaktır: Öte yandan malzemeler