Aigai Antik Kenti, Manisa’nın Yunusemre ilçesinin Yunt Dağı bölgesinde yer alan Köseler Mahallesi yakınında bulunmaktadır. Osmancalı İlkokulu eğitim bölgesi içerisinde yer alan Aigai Antik Kenti birçok tarih meraklısı ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Gerekse tarihi gerekse doğal güzellikleri ile birçok ziyaretçinin gönlünde yer edinmiştir. Bizler de bu kente bir yolculuk başlattık ve oradaki tarihin içinde izleyici olarak yerimizi aldık. Gerek okul olarak gerekse velilerimizin yaptığı ziyaretler sonucunda şu bilgilere ulaştık. Öncelikle Aigai Antik Kenti hakkında kısaca bir bilgi vermek istiyoruz. Aigai adı eski Yunancada keçi anlamına gelen “aiya” kelimesinden türetilmiştir. Antik yazarların aktardığına göre Aigai, MÖ 2. bin yıl sonlarında Yunanistan’dan Anadolu’ya göçmüş olan Aioller tarafından kurulmuştur. Aioller tarafından kurulan kent, Heredot’un bahsettiği on bir Ailois kentinden biridir 12 kent arasında sayılmaktadır. Yüksek ve engebeli bir yerde yer almasına rağmen gelebilecek saldırılara karşı kentin çevresi güçlü surlarla çevrilmiştir. Yörenin dağlık bir yapıya sahip olmasından dolayı tarım yapılamamıştır. İklimin, bitki örtüsünün ve arazi yapısının etkisiyle bölgenin şartlarına uygun olarak küçükbaş hayvancılık yapılmış ve daha zorlu şartlara uyum sağlayabilen keçi yetiştirilmiştir. Deri, dokuma ve kemik ürünlerinde keçi kullanılmıştır. Basılan sikkelerde keçi figürünün yer alması keçinin birçok alanda öneme sahip olduğunu göstermektedir. Yazı çalışmalarında kullanılmak üzere üretilen parşömenin ham haddesi olan derinin buradan temin edilmesi hayvancılığın ekonomik yaşamda önemini arttırmıştır.
Çevreye hâkim bir konumdaki kayalık bir tepe üzerinde bulunan kentin tarihi, M.Ö. 8.yüzyıla kadar inmektedir. Ancak kuruluş tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Surlar içinde üç katlı agora ve bu yapıyı taşıyan duvarlar, meclis binası, teras duvarlı stadyum, tiyatro ve Demeter Tapınağı gibi kalıntılar bulunmaktadır. M.S. 17 yılındaki depremde büyük ölçüde hasar gördüğü bilinmektedir. Tacitus (Annales, 47) tarafından da sözü edilen bu depremin yaraları İmparator Tiberius’un yardımlarıyla sarılmış ve depremden zarar gören kentler gördükleri yardımlara karşılık şükran ifadesi olarak İtalya’da imparatorun bir heykelini diktikleri bilinmektedir. Büyük bir onarım geçirdiği, Hellenistik dönemde ise önemli bir ticari merkez olduğu anlaşılmıştır. Kent engebeli araziye rağmen surlarla çevrilmiştir. Su ihtiyacını karşılamak için sarnıçlar yapılmış bu sarnıçlara su tedariki oluşturabilmek için surlar içindeki kentin sokaklarına taşlar döşenmiş, yağmur sularını sarnıçlarda toplamak için kanalizasyon sistemi oluşturulmuştur. Kentin engebeli yapısından dolayı düzlük alanlara ihtiyaç duyulmuş, batıya ve güneye bakan yamaçlarında düz teraslar oluşturulmuştur. Bu teraslarda tüm halkın kullanabilmesi için Tiyatro, Gymnasium, Stadium ve Hamamlar inşa edilmiştir. Sosyal yaşamda halkın hayatını kolaylaştıracak yapılara yer verilmiştir. Kültürel alanda da halkın yararlanabilmesi için alanlar oluşturulmuş ve buralarda birçok faaliyetlerin yapıldığı görülmektedir. Kentte et-balık pazarının kurulduğu da bilinmektedir. Kentin farklı noktalarında oluşturulan kapılar kente giriş çıkışları kontrol etmede önemli bir yere sahip olmuş görülmeye değer eserlerden bazılarıdır.
Kent bazı dönemlerde terk edilmiş ancak belirli zamanlarda tekrar yerleşimlerin yaşandığı bilinmektedir. Bunun örneklerinden biri de Barbar akınları (Gotlar) sırasında bölge etkilenmiş ve Aigai MS 3. yüzyılın 2. yarısında bilinçli olarak terk edilmiştir. Bizans döneminde yerleşim devam etmiş ancak MS 13'üncü yüzyıldan sonra ise Aigai’da herhangi bir yerleşim faaliyeti kalmamıştır.
Çeşitli kazılarla daha birçok tarihi kalıntılar gün yüzüne çıkarılmıştır. Günümüzde de kazılar devam etmektedir. Her yeni çıkan kalıntılarla tarih kendini yeniden oluşturmaya devam etmektedir. Bizler Osmancalı İlkokulu olarak gezip gördüğümüz yerlerden büyük zevk duyduk. Tüm arkadaşlarımızı da tarihin bilinmeyen kapılarını aralamak için Aigai Antik Kenti’mize bekliyoruz.
AİGAİ ANTİK KENTİ
Etiketler:
POPÜLER YAZILAR
-
Serdar YAZICI 55458 EL-CEZERİ
-
Osman ATALAY 41070 KANT’IN ÖDEV AHLAKI
-
Lokman BAYNAZOĞLU 32330 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA EV ÖDEVLERİNİN YERİ VE DEĞİŞİMİ
-
Kemal AKBAYRAK 21221 BİLSEM NEDİR, NE DEĞİLDİR?
-
Prof. Dr. Firdevs Güneş 18114 ÖDEVİN YARARLARI
-
Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu 16680 TARİHTE VE GÜNÜMÜZDE MASAL KAVRAMI VE TÜRK MASAL GELENEĞİ ÜZERİNE TESPİTLER
-
Prof. Dr. Gülay Ekici 13649 EV ÖDEVİ
-
Volkan CİVELEK 8973 TARİH EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ
-
Abdullah BAŞ 8931 BAKMADAN GÖREN ADAM: EŞREF ARMAĞAN
-
Dr. Serkan DÜZGÜN 8855 COVİD-19 PANDEMİSİ SÜRECİNDE UZAKTAN EĞİTİM
-
Lokman BAYNAZOĞLU 7761 EV ÖDEVİ: BİR ÖĞRETİM EFSANESİ
-
Emine BARIŞ 7706 ERKEN ÇOCUKLUKTA HER HİKÂYE BİR STEAM
-
Nuran CEVAHİR KARTAL 7573 ÇOCUK OLMAK
-
Volkan CİVELEK 6950 SON CEMRE
-
Cengiz AZMAN 6550 SINIF YÖNETİMİNİN TEMEL FELSEFESİ