Çocukluğunu sokaklarda doya doya oyun oynayarak geçirmiş biri olduğum için meslek yaşantımın ilk gününden beri öğrencilerime de oyunla sevdiririm kendimi ve okulu. Her gün mutlu bitmeli ki ertesi gün istekle gelsin okula. Sanki tadı damağında kalsın diye, beni de iyi hatırlasın, okulunu çok sevsin diye günün sonu mutlaka oyunla biter. Okulun ilk günü ilk derste oynadığımız oyunlar ise yıl içinde hiç unutulmaz. Çünkü oyun oynayan çocuk eğlenir, mutlu olur. Çevresini de çevresindeki kişileri de olumlu algılar.
Peki, oyunlar her zaman çocukları eğlendirir mi? Ya da kritik anlarda oyunda herkesi memnun edecek sonuçlar ortaya çıkar mı? Her oyunda oyuncular kendilerini fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden geliştirebilir mi?
Oyunlar genellikle sonuç odaklıdır. Çoğunlukla kazanan ve kaybedenin olduğu, kurallarının önceden belirlendiği, eğlenme ve rahatlama amaçlı etkinliklerdir.
Yaratıcı drama ise; eğitsel ya da sanatsal bir amaç eşliğinde esnek kurallara dayalı, süreci önemseyen ve kişinin kendini ifade ederek ortaya koymasını sağlayan etkinlikler içerir.
Bir sınıf öğretmeni olarak, ilkokul çağındaki oyun meraklısı öğrencilerime sunabileceğim en büyük fırsatın yaratıcı drama olduğunu keşfettim. Çünkü çocuklar yaratıcı drama ile hem fiziksel, zihinsel, sosyal ve dilsel becerilerini geliştirecek hem de işbirliği yapmayı öğreneceklerdi. Bu bağlamda mesleki seminerlerin ve yüksek lisans araştırmamın bana büyük bir katkısı oldu. Birçok drama oyununu bizzat oynayarak öğrenmek, tartışarak yeni bir versiyonunu üretmek benim için paha biçilmez deneyimlerdi. Bu sayede de ders esnasında yorulan, sıkılan, yerinde duramayan bir öğrenci gördüğümde elimi cebime atmam yeterliydi. Çünkü orada oynanmaya hazır oyunlarım birikmişti.
Drama, aynı zamanda çok önemli bir öğrenme yoludur. Drama aracılığıyla çocuk, olaylar ve durumları, bunların arasındaki bağlantıları kolayca öğrenebilir. Böylece problem çözme yeteneği gelişir ve kendi ayakları üzerinde durabilme becerisi kazanır.
Özellikle ilkokul öğrencilerinde çok sık yaşanan “şikayet etme” davranışı öğretmenler için bazı zamanlarda çok zorlayıcı olabiliyor. Bu esnada “Şikayet yok, demedim mi?” cümlesinin anlamsız ve geçersiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü çocuk, yaşadığı bir problemi paylaşmak ve ona çözüm bulmak istiyor. Çocuğu geçiştirmektense tam da o anda yaşadığı problemi başka arkadaşlarının canlandırmasını istesek ve problemin daha farklı çözümlerini de görmesini sağlasak fena mı olur?
Ya da okula yeni başlayan endişeli birinci sınıf öğrencilerimizin yakasına isim yazıp sırasına oturtmaktansa tanışma oyunları oynatarak akranlarıyla benzerlik ve farklılıklarını keşfetmesine imkan tanısak, kendini ifade etmesini sağlayan ortamlar oluştursak nasıl olur?
Öğretmenler olarak, hayatlarına dokunduğumuz tüm öğrencilerimiz için yapabileceğimiz çok şey vardır mutlaka. Ama çözümleri uzakta aramamıza gerek yok. Biraz yaratıcılık, biraz oyun ve sonuç; çokça eğlence…
Drama oyun oynayarak yapıldığından soyut olayların ve kavramların anlaşılıp somutlaştırılmasına yardımcı olur. Böylece olaylar karmaşık bile olsa çocuk kolayca anlar ve yorumlar. O zaman neden derslerimizi işlerken drama oyunlarını kullanmayalım?
Toplama işleminde sonucu tahmin etme konusunda öğrencilerimin zorlandığını fark edince rap şarkısı yazarak söylediklerinde kalıcı öğrenme olduğunu gözlemledim.
Sözcükleri hece sayılarına göre gruplama konusunu pekiştirmek için “Ahmet dedi ki” drama oyununu kullanarak dersimin biraz daha eğlenceli ve öğretici olduğunu fark ettim.
Hayat Bilgisi dersinde öğrendiğimiz toplumsal kuralları bir de kendi yaptığımız kuklalardan dinleyince daha etkili öğrenme gerçekleştiğini gözlemledim.
Uzaktan eğitimde yaşanan en büyük sorunlardan biri de etkinlik üretimi oldu. İlkokul öğrencilerini ekran karşısında sıkılmadan, dikkatleri dağılmadan kontrol altında tutmak çok zordu. Her ders için farklı etkinlikleri üretmek fazla zaman alacağından bu çeşitliliği sağlamamda en büyük destekçim eTwinning projelerindeki öğretmen arkadaşlarım oldu.
Etwinning; ders içinde etkinlik çeşitliliğimizi arttırdığı gibi dersleri daha aktif ve eğlenceli işleme fırsat yaratan, işbirliğine dayalı bir platformdur. Bu yıl yer aldığım iki tane eTwinning projesi de drama ve oyunla ilgiliydi. Birçok öğretmen uzaktan eğitim nedeniyle projelerini uygulamakta zorlanırken biz oyunlarımızı hem canlı derste oynayabildik hem de evde aile bireyleri ile. Böylece anne babalar da oyunlarımıza katılmış oldu. Salgın nedeniyle evinde, uzaktan eğitimden sıkılan, ekrana bağımlı kalmaktan yorulan öğrencilerim için drama etkinlikleri kurtarıcımız oldu.
İlkokul çağında öğrenciler en iyi oynayarak öğrenirler, özgüven kazanır ve sosyalleşirler. “Yaratıcı Drama ile Oyna ve Öğren” projesi işte tam da bunu amaçlamaktadır. Yaratıcı drama oyunları öğrenen öğrencilerim, evlerinde kardeşleri ve aile bireyleriyle, sosyal mesafeye dikkat ederek bahçelerinde arkadaşlarıyla bu oyunları oynayarak yaygınlaştırdı. Hatta bu oyunların farklı versiyonlarını ve istenen konuya uygun yeni oyunları üreterek yaratıcılıklarını da geliştirdiler. Ayrıca uzaktan eğitimin yaşandığı şu son zamanlarda psikolojik olarak da rahatladılar. Bilgisayarda oynadıkları internet oyunlarından uzaklaşarak, akranlarıyla oynama fırsatı buldular.
Bu projede sekiz ay süresince farklı drama etkinlikleriyle öğrencilere eğlenceli zamanlar geçirmelerini sağladık. Bunun yanında oynadığımız her oyun sonrasında; “Sizce bu oyunu hangi dersimizin hangi konusuna göre uyarlayarak oynayabiliriz?” sorusuyla drama oyunlarını kazanımlara entegre ettik. Örneğin; isim balonları oyununda herkes ismini kendi balonuna yazar ve havaya atar, buldukları balonları sahiplerine vererek kendi balonlarına ulaşmaya çalışırlar. Kazanan ve kaybedenin olmadığı, eğlenceli ve hareketli bir oyundur. Sonrasında matematik dersinde sayıları yuvarlama konusu için bu oyunu biraz daha değiştirerek oynama şansımız oldu. Böylece anlatılan konular unutulsa da oynanan oyunlar hiç unutulmadı.
Projedeki etkinliklerimizde Web teknolojilerini eğitim amacıyla da kullanarak hem öğrencilerin ilgisini çekebildik hem de dramayı teknolojiyle desteklemiş olduk. Örneğin “Ayna ol” oyununda öğrenciler, karşısındaki arkadaşının hareketlerini sırasıyla tekrar eder ve aynası gibi davranır. Bu drama oyununu öğrencilerimin fikirleri doğrultusunda eş anlamlı kelimeler konusunu pekiştirmek amaçlı kullandık. Öğrencinin söylediği bir kelimeye karşılık olarak arkadaşı, kelimenin eş anlamalısını söyleyerek ayna rolüne üstlendi. Ayrıca etkinliğimizi web 2.0 aracı ile destekleyerek öğrencilerimin ders sonrası telefon veya tablette oynayabilecekleri alternatif bir oyun haline getirdik.
Gerek yüz yüze eğitiminde gerekse uzaktan eğitimde, derslerimizde hazırlık yapmadan da kullanabileceğimiz en etkili yöntemlerden biri dramadır. Bir çok öğretmen arkadaşım, yaratıcı drama konusunda bilgi sahibi olmasına rağmen uygulama aşamasında tereddüt yaşıyorlar. Belki eTwinning projeleri, belki de yüz yüze alınacak hizmetiçi eğitimler; eğitim ve öğretimin kalitesini değiştirebilir. Yaratıcı drama konusunda alanında uzman eğitimcilerin kitapları mutlaka okunmalıdır.
Cebinizde oyunlar biriktirmeniz dileğiyle…
E-TWINNING PROJELERİ VE DRAMA
Etiketler:
POPÜLER YAZILAR
-
Serdar YAZICI 68769 EL-CEZERİ
-
Osman ATALAY 43748 KANT’IN ÖDEV AHLAKI
-
Lokman BAYNAZOĞLU 36377 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA EV ÖDEVLERİNİN YERİ VE DEĞİŞİMİ
-
Kemal AKBAYRAK 29074 BİLSEM NEDİR, NE DEĞİLDİR?
-
Prof. Dr. Firdevs Güneş 19648 ÖDEVİN YARARLARI
-
Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu 18709 TARİHTE VE GÜNÜMÜZDE MASAL KAVRAMI VE TÜRK MASAL GELENEĞİ ÜZERİNE TESPİTLER
-
Prof. Dr. Gülay Ekici 16889 EV ÖDEVİ
-
Abdullah BAŞ 10217 BAKMADAN GÖREN ADAM: EŞREF ARMAĞAN
-
Dr. Serkan DÜZGÜN 9577 COVİD-19 PANDEMİSİ SÜRECİNDE UZAKTAN EĞİTİM
-
Volkan CİVELEK 9232 TARİH EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ
-
Cengiz AZMAN 8920 SINIF YÖNETİMİNİN TEMEL FELSEFESİ
-
Emine BARIŞ 8343 ERKEN ÇOCUKLUKTA HER HİKÂYE BİR STEAM
-
Nuran CEVAHİR KARTAL 8219 ÇOCUK OLMAK
-
Lokman BAYNAZOĞLU 7941 EV ÖDEVİ: BİR ÖĞRETİM EFSANESİ
-
Volkan CİVELEK 7280 SON CEMRE