Masal
Masallarda kahramanlar sonsuz bir yolculuğa çıkar. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu kendini tanıdığında, gerçekleştirdiğinde, sonsuza ulaştığında gerçekleşmiş olur. Kadim öğretilerde; semavi dinlerde; mitolojik, mistik serüvenlerde bu yolculuğun türevlerini görmek mümkündür. Anlatıların merkezinde ben/ruh/birey yer alır. Yolculuk yapan hem kendine yol alır hem kahraman olur. Hangi anlatıda olursa olsun bu bir hakikati arama işidir. Olağanüstü, mistik, sürrealist, ütopik, distopik, hakikatötesi anlayışların varış yeri hakikat olacaktır. Masal, hikâye, destan, genel anlamda anlatı bu yolcukların suskunluğundan ve dile getirilmesinden oluşur. Anlatılabilenler; devinim, anlama, şarj, deşarj, anonim, geliştirme ve güncelleme unsurudur.
Sözlü veya yazılı metinler ruha tesirlidir. Bu; toplumlararası, toplumsal, bireysel –ve buna ekli kontrol dışı unsurlardan oluşan- bir tesirler toplamıdır. Metinler, -özelde masal- etkileşimli yapısıyla bizi yolculuğa çıkarır. Bu döngü içinde; anlatılar, öğretiler, dil, ben, yol, mekân kendi devinimlerini oluşturur. Masal bizi, hayal gemisiyle gerçeküstü bir yolculuğa çıkararak gerçeğe ulaştırır. Bu bakımdan sınırlar/çizgiler net değildir. Bu bulanıklık içinde, birey gerçekle hayali deneyimler hayalden gerçeği çıkarır. Bu ikisi arasındaki yolu kendi kahramanlığı ölçüsünde kat eder.
Masal Terapi
“Masallar bilge arkadaşlar gibidirler.”
J. M. Lıberman, Masal Terapi adlı kitabında farklı kültürlerden derlediği masalları biçimlendirerek okurla masal arasında anlamlı, geliştirici bir bağ kurmaya çalışıyor. Kitabın giriş bölümünde yazar, kitabı oluşturma amacını şöyle açıklıyor: “Bu kitap senin için bir pusula olsun diye hayal edildi.” Masal Terapi, 54 masaldan oluşuyor. Lıberman, bu 54 masalın işleyişine bazı parçalar eklemiş. Mesaj bölümünde: bu masal bana ne söylüyor, sorusunun cevabını arıyor. Seyir defteri bölümünde: masalı okuduktan sonra ilgili alan/boş sayfaya bir şeyler yazmak, alıştırmalar bölümünde: masalla hayatımız arasında bağ kurmak ve yansıtmak, alıntılar bölümünde ise masalı somutlaştırmak, içselleştirmek adına farklı kültürlerde yetişmiş yazarların sözlerine/şiirlerine yer veriyor.
Aşağıda, kitapta yer alan ilk iki masaldan hareketle oluşturulmuş iki kısa denemeye yer verilmiştir.
“Yine Sen”
“Yine Sen” kendine doğru koşup geldin. Sen beni tanımasan da ben seni tanıyorum. Düş kırıklığı mı, kar beyazı mı, neşe mi, palyaçoluk mu? Senin kim olduğunu ve nereden geldiğini biliyorum. Yüzünde, elinde, kalbinde ne var. Seni –geleni- tanıdığım için mutluyum, korkmuyorum, dilimde sözler var. Elimde bir kitap var, onu okuyorum. O yolumu aydınlatıyor. O, oku diyor. Onu okuyup seni tanıyorum. Sen dünyasın. Yine sen, bana tanınmak için buradasın.
“Dolu Fincan”
Bana bir görev verildi bıraktım
Bana bir görev verildi bıraktım
Bunu üç kez tekrar ettim.
Bir Fincan’ın İşletmesi’ne vakıf olmak: dolu olmasına, boş olmasına, dolup taşmasına ve onu kırmadan işletmeye. Bana bir Fincan İşletme görevi verilmişti. Onu bıraktım. Üç kez verildi, üç kez bıraktım. Bana bir görev verilmişti. Neydi bu Fincan, neden yapılmıştı? Porselen mi, mermer mi, cam mı? Neden yapılmıştı? Bilmediğim Fincan, işime yaramazdı, onu işletemezdim. Ona sahip çıkamazdım. Bana bir görev verilmişti. İşleteceğin Fincanı Tanı.