EĞİTİM ÜZERİNE

İmmanuel Kant’a yakıştırılan Könisberg Saati nitelemesi hayatındaki düzenin, disiplinin bir getirisidir. Biyografisini incelendiğinde görülecektir ki disiplin, onun hayatının her boyutunda yerini almıştır. Yürüdüğü güzergâhı bile istisnalar dışında değiştirmeyen filozofun yolu, düşünmenin doğası gereği insan eğitimine çıkar. Altı bölümden oluşan Eğitim Üzerine adlı kitabında Kant,  eğitim, fiziki eğitim, kültür, ruhun eğitimi, ahlak eğitimi, pratik eğitim başlıkları altında tespitlerde bulunur. Kitabın ilk bölümü, diğer beş bölümün girişi niteliğindedir. Bu yazıda kitabın ilk bölümü olan Eğitim Üzerine ve bu bölümde yoğunluk kazanan eğitim-disiplin ilişkisine yer verilmiştir. 

Erken yaşta tecrübe edilen disiplin özgürlük kavramının olgunlaşması ve davranışa sınır koyma becerisini beraberinde getirecektir. Aklın buyruklarına uymayı öğrenmek ileriki yaşlarda kuralsızlık ve kanunsuzluk davranışlarının önüne geçecektir. Disiplinsizlik ve sınır tanımama, özgürlüğe yatkın olan bireyin açmazlarını oluşturur. Kant, hayatına uyguladığı ve başarılı olduğu disiplin kavramını eğitim yapbozunun önemli bir parçası olarak görür. Birey, terbiyesini almadığı davranışı kontrol edemez. Bu yönüyle disiplin için çocukluk dönemi en elverişli dönemdir. 

“Eğitim ancak nesiller boyu tatbikatla kusursuz hale gelebilecek bir sanattır.” Kant’a göre birikerek ilerleyen bu süreç kendini gerçekleştirme ve hedefe varmanın koşuludur. Erken yaşta öğrenilmiş müspet itaat yetişkinlik döneminde aklı özgür (yapısına uygun) kullanmayı sağlar. Bu disiplin eğitimi çocuğa kontrollü davranma yeteneği kazandırır. Davranış kontrolü aklı doğruya kanalize etme ve kişinin sınırlarını bilmesiyle alakalıdır. Disiplin ilk dönemde mekanik olsa da yetişkinlik döneminde işlek, esnek ve tutarlı hale gelir. Bu tutarlılık özgürlüğe meyilli olan bireyin (öz) disipline edilmiş davranışlarında kendini gösterir. Disiplinin sonucu kendini geliştirmedir.

Kant, eğitimi iki bölüme ayırır: Fiziki eğitim ve uygulamaya dönük eğitim. Uygulamaya dönük eğitimi ise pratik, yaşama dönük eğitim olarak nitelendirir. Pratik eğitim kendi içinde üç aşamada gerçekleşir. Bunlar: okulun sağladığı eğitim (öğretmen), pratik hayat meselelerine dayanan eğitim (bir rehber eşliğinde bilgece ve basiretli davranmaya yönelik eğitim), son olarak ahlaki kişiliğin eğitimi. Kant bu sonuncuyu doğrudan bir öğretene bağlamaz. O halde ahlaki kişiliğin eğitimi, bir öğretmenin, bir rehberin ve kişinin kendi bilgisinin/yeteneklerinin toplamı olabilir mi? Günümüzde öğretmen, mekanik olanı uygulayan bir sistem elemanı mı, yoksa sistemli olanla bilgeliği, basireti ahlaki kişiliği sentezleyen, bütüncül yaklaşımlar sergileyen bir uygulayıcı mı? 

Kant’a göre eğitimin ilk aşaması insanı disipline etmesidir. Disiplin, insan için tayin ve takdir edilmiş hedeften yüz çevirmekten alıkoyan işlemler toplamıdır. Başka bir deyişle insanın hedefine ulaşmasında işleyişi düzenleme biçimidir. İkinci aşama: eğitimin, insanın gelişimine uygun zemini hazırlamasıdır. Bu aşamada kültürel donatım söz konusudur. “Yeteneği gün yüzüne çıkaran kültürdür.”( s. 43) Üçüncü aşama: eğitim kişiye ayırt etme melekesi ve anlayış kazandırmalıdır. İnsan iyiyi ve kötüyü ayırt etme yeteneğine sahip olmalıdır. “Kötülük sadece denetim altına alınmamış tabiatın sonucudur.” (s.41) Dördüncü aşama: ahlaki eğitim, eğitimin bir parçasını oluşturmalıdır. Bu sayede insan hayattaki tercihlerini iyiye yönelik kullanır. Evrensel iyi, eğitimle kendini gerçekleştirmiş insanın ulaştığı bir hedeftir. 


Eğitim Üzerine-İmmanuel Kant 
Çev. Ahmet AYDOĞAN
Say Yayınları, 135 sayfa

Özgürlük sevgisi doğal olarak insanda o kadar güçlüdür ki (insan) bir kere özgürlüğe alıştığında her şeyi onun uğruna feda edecektir. Sırf bu sebepten talim-terbiyenin disiplin kısmı çok erken dönemlerde yerini almalıdır, çünkü bu yapılamadığı zaman hayatta (daha sonra) kişiliği değiştirmek kolay olmayacaktır. Disiplinden yoksun (yani kendi kendini sınırlama becerisi gelişmemiş) gelip geçici her arzuyu, her hevesi takip etmeye yatkındırlar. (…) Dolayısıyla insanlar kendilerini erken yaşlarda, aklın buyruklarına boyun eğmeye alıştırmalıdır. (s. 33)

Eğer eğitim insan tabiatını, varlığının amacına eriştirecek şekilde geliştirecekse o zaman bünyesinde kesinlikle, yargı gücünün kullanımına yer vermelidir. (s. 40)



Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı