Neden Konuşamıyoruz?

Fatih Terim’in 2009 yılında yaptığı ve artık ikonikleşmiş olan ‘What can I do sometimes?’ (Bazen ben ne yapabilirim?) açıklaması İngilizce ile olan imtihanımızın özetidir diyebilirim. Ülkemizde dil öğrenme olgusu genellikle insanların çok kısa süre içerisinde olmasını beklediği ve kısıtlı imkanlarla sağlanmasının mecburiyet olarak adlandırıldığı bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bu yanlış ya da yönlendirilmiş diyebileceğimiz düşünceler ise Türkiye’de yabancı dil öğretimi konusunda doğru bilinen ama aslında gerçeklikle alakası olmayan bazı algıların ortaya çıkmasına sebep olmakta. Gelin yabancı dil öğretimi konusunda doğru bildiğimiz yanlışlardan bazılarını tanımaya çalışalım. 

•    Grammer’e (Dil Bilgisine) sahibim ama konuşamıyorum. Grammer bilgisine sahip olmak dil bilmek için yeterli değil mi? 

-Hayır. Dil becerileri (okuma, yazma, dinleme ve konuşma) hem birbiriyle bağlı hem de birbirinden bağımsız becerilerdir. Bu beceriler birbirlerinin gelişimini desteklemekle birlikte birinde iyi olmanız diğerinde de iyi olacağınız anlamına gelmemektedir. Türkiye’de yabancı dil eğitiminin temelini oluşturan Diller İçin Avrupa Ortak Tamamlayıcı Çerçevesi (CEFR), bu becerilerin her biri için ayrı ayrı yeterlilikler belirtmektedir. Bununla birlikte grammer (veya grammar) dili konuşabilmek adına sadece anahtar vazifesi görmektedir. 

•    Telaffuzum kötü. Bu yüzden İngilizce konuşmaktan korkuyorum

-Korkmanıza gerek yok. Tabi ki İngilizcede kelimeleri doğru telaffuz etmek, İngilizcenin okunduğu gibi yazılmayan bir dil olması sebebiyle önemli. Ancak, İngilizce öğretiminde temel anlayış artık iletişimin temelini oluşturan ‘content word’ lerin (isimler, sıfatlar, fiiller ve zarflar) iletişim sırasında karşınızdaki kişiye aktarılmasıdır. Telaffuzunuz ne denli zayıf olursa olursun, bu kelimeleri aktarabiliyorsanız İngilizce iletişim kurabiliyorsunuz demektir. Ama siz telaffuzunuzu yine geliştirmeye bakın çünkü bu daha resmi ortamlarda onarılmaz hatalara sebep olabilir. 

•    Kelime bilgim çok zayıf. Bu yüzden cümle kurmakta zorluk çekiyorum. 

-Kelime bilginizin zayıflığı göreceli bir kavram. Yapılan araştırmalar insanların yaklaşık 12000 civarında bir kelime havuzunun olduğunu ve günlük hayatımızda yaklaşık 2000 ila 3000 kelime kullandığımızı ortaya koyuyor. Diğer bir taraftan biraz etrafınızı izlediğinizde kullandığınız kelimelerin çoğunluğunun İngilizce olduğunu ya da İngilizce ’den alınıp ufak değişikliklerle dönüştürüldüğünü göreceksiniz. Ezcümle, sadece biraz farkındalığa ihtiyacınız var. 

•    İnternet üzerinden gördüğüm dil öğrenme uygulamaları aracılığı ile bir süre kendimi geliştirmeye çalıştım. Ancak görünürde bir sonuç ortaya çıkmadı. Yanlış mı yapıyorum?

-Dil öğrenmek yaşam boyunca süren bir macera. Dünyanın en iyi İngilizce Öğretmeni bile olsanız dili tam anlamıyla kavramış sayılmazsınız. Dahası; dil öğrenmek dilin kendisinden daha öte bir olgu. Dil öğrenme sürecinde dilden öte bir yaşam tarzını edinmektesiniz. Yediğiniz yemek, içtiğiniz içecek, giydiğiniz kıyafet özetle her şeyiniz bir dili öğrenmeye başladığınızda yeniden şekillenmekte. Korkmayın, paranız boşa gitmedi. Güzel bir adım attınız. Sadece biraz daha şekillendirmeniz gerekiyor. 

•    Gittiğim dil kursu bana C1 düzeyinde İngilizceye sahip olduğumu söyledi. Gelgelelim konuşmada tıkanıyorum.  Sorun ne?

-Burada iki noktaya dikkat çekmek gerek. Birincisi C1 düzeyi çok soyut bir düzeydir ve hala tartışmalı durumdadır. Ana dili İngilizce olan insanların bile tamamının C1 düzeyinde İngilizceye sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Ayrıca dört temel dil becerisinde farklı düzeylerde olabilirsiniz. Mesela, konuşma beceriniz A1 düzeyinde iken okuma beceriniz B2 düzeyinde olabilir. Ya da dinleme beceriniz C1 düzeyinde iken yazma beceriniz B1 düzeyinde kalmış olabilir. Bu çok doğal bir durum. Korkmayın. 

•    Yaşım çok ileride, İngilizce öğrenmek benden geçti artık. 

-Dil öğrenmenin bir yaşı yoktur. Her ne kadar araştırmalar daha erken yaştaki dil öğrenme deneyimlerinin çok daha akılda kalıcı olduğunu ve iyi bir telaffuzun ergenlik dönemine kadarki öğrenme süreci sonucunda oluştuğunu ortaya koysa da İngilizce öğrenebilmek için her yaş ve her zaman dilimi uygundur. Yeter ki siz isteyin. 

•    Konuşurken inanılmaz miktarda hata yapıyorum. Okuma becerim kötü, yazılarımda gırla kelime hatası var. Galiba İngilizceyi asla öğrenemeyeceğim. 

-Hayır, tam olarak öğrenme sürecinin içerisindesiniz. Dil öğretiminde hata yapmak, deneyimlemek anlamına gelmektedir. Hata yapmadan, hatalarınızı görüp bunları düzeltmeden dil öğrenemezsiniz. Dil öğrenme sürecinde mükemmel öğrenim diye bir şey yoktur. Önemli olan iletişim kurabileceğiniz ve kendinizi ifade edebileceğiniz bir dil becerisine sahip olmaktır. 
Özetlemek gerekirse; İngilizceye yönelik tüm algılarınız sadece kafanızda oluşmuş bir dizi tevatürden ibaret. Önemli olan ise İngilizceyi öğrenme macerasında yaşayacaklarınız. 
 


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı