Fedakârlık ve Bencillik

Fedakârlık, herhangi bir karşılık beklemeksizin insanlar ve diğer canlılar için bir şeyler yapmak olarak tanımlanır. Malından veya rahatından feragat etmek, bazen de risk alarak bunu yapmaktır fedakârlık. Fedakârlığın en doğru ve asil olanı, Yüce Yaratıcının istediği şekilde yapmaktır. Şu sözü beğenirim: “İyilik yapar gibi görünmeyin, iyilik yapın görünmeyin.”

Deprem, yangın ve diğer kazalarda hiç tanımadığı insanlar için varını yoğunu, mesailerini feda edenler, organ veya kan bağışı gerektiğinde bunu gönüllü olarak yapanlar…
Vatanı ve mukaddes değerleri için canını veya bazı organlarını feda edenler…
Evlatları için türlü fedakârlıklar yapan ebeveynler…
Elindeki imkânları insanların istifadesine sunan ensar yürekli canlar…
Yaptıklarının mükâfatını sadece rablerinin rızasına adayan yürekli insanlar…

Kamu hizmetinde birilerinin ihmal ettiği işlerin açığını kapatmak için mesai mefhumu gözetmeksizin fazladan çalışıp çabalayanlar…
Mesailerini ve yüreklerini fazlasıyla ortaya koyan fedakâr öğretmenler…
Selam olsun sizlere!..

Bencil olmaktansa, fedakâr olup başkalarını gözetmek insan tabiatına daha uygundur. Bu durum, hem iyilik yapanı hem de muhatabını daha mutlu eder.  Fedakârlık yapanlar, benzer davranışları kendisi için göremediğinde veya nankörlük gördüğünde hayal kırıklığı yaşayabilir. Hatta zaman zaman öfkesine yenik düşebilir. Lakin yaptıklarına karşılık insanlardan teşekkür veya herhangi bir karşılık beklemeyenler hüsrana uğramazlar. Balık bilmese de Halik bilir anlayışı onları rahatlatır. Yüce Yaratıcının yol işaretleri onlara rehberlik eder. 

“Onlar, seve seve, yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz." (İnsan Suresi-7-8)

Erdemli ve asil bir duruş olan fedakârlık, ulvi bir gaye için yapılıyor, sonsuz hayatın mutluluğuna katkı amaçlanıyorsa, kişi hiçbir zaman hüsrana uğramaz. Ayrıca riyakarlık ve menfaat beklentilerini bertaraf eden bu rafine insan, ahlaki ve vicdani davranışın içsel huzurunu da peşinen yaşar.

Ve bencillik, enaniyet, egoizm…
Herkesten önce kendi menfaatini gözetmek veya sadece kendini düşünmek.

İblisi, kovulmuş şeytan yapan özelliklerden dört tanesi, az veya çok miktarda insanlarda da mevcuttur. Kıskançlık, kibir, inatçılık ve kindarlık. Bu duygular insan ahlakına hâkim olduğunda davranış itibariyle hem kendisi ve hem de çevresine karşı çekilmez hatta tehlikeli, katlanılması zor bir hal alır. Kötülükler girdabında aslında fıtratına da aykırı bir şekilde eziyet eden ve eziyet olan biri olarak savrulma bedbahtlığı da yaşar.

Önce benim olsun. Sadece benim olsun. Seninki de benim olsun diyerek bencillik uçurumuna doğru yuvarlananlar.

Buna mukabil beri mahalle sakini olan akraba kavramlar da dosdoğru yol olarak insanları sonsuz mutluluğa doğru yönlendirir.

Diğerkamlık, fedakarlık, isar, cömertlik, vefa, alçakgönüllülük… 
Şimdi okurlarımız kendini samimi bir şekilde konumlandırsın.
Senin de olsun benim de olsun. Önce senin olsun. Benimki de senin olsun….

İki ve üçüncü sırada olan birileri varsa-ki onlar kendilerini pek belli etmezler-onlar eli öpülesi insanlardır. Yaşadığımız bu buhranlı çağda onların varlığı rahmet sebebidir. Selam olsun onlara …

Bu rahmani tavırları içselleştiren insan, İlahi emre de uygun yaşamanın dünyevi huzurunu ve sonsuz hayatın lezzetini en güzel yerde, cennette fazlasıyla yaşar. İlahi yol işaretleri bunu müjdelemektedir.

 “Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.” (Bakara-3)
“Onlar bollukta ve darlıkta sarf ederler. Öfkelerini yeneler. İnsanların kusurlarını af ederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran 134)

Yaptıklarının karşılığını tastamam göreceğine (Hadid-111) inanan herkes, söz ile davranışlarının ve dünyadaki varlığının neye ve kime yaradığını yani tarafını net bir şekilde ortaya koymalıdır. 
 


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı