1950 yılından vefat ettiği 2004 yılına kadar 18 şiir kitabı yayımlayan Halil Soyuer, Türk edebiyatının en üretken şairlerinden biriydi. Hece vezniyle yazdığı ve halk şiiri etkilerini taşıyan şiirleri ile döneminin dikkat çeken isimlerinden biri oldu. Uzun yıllar Ankara’da gazetecilik yapan Soyuer, Çaba adlı bir de edebiyat dergisi çıkardı. 35 sayı çıkan ve yayın hayatı 3 yıl süren bu dergiye Arif Nihat Asya, Bekir Sıtkı Erdoğan, Ömer Bedrettin Uşaklı gibi dönemin birçok ünlü şair ve yazarı da katkıda bulundu. Şiirlerinde en çok aşk, sevgi, sevgili, kader, ölüm gibi bireysel temalara yer veren şair, ağırlıklı olarak hece veznini kullandı ve şiirlerinin büyük çoğunluğunu koşma nazım şekliyle yazdı. Özellikle bestelenen şiirlerinin bir kısmında aruz ölçüsünü de tercih eden Soyuer, eserlerinde halkın konuşma diline yakın, zaman zaman yöresel ağız özelliklerini de içeren sade bir Türkçe kullandı. Halil Soyuer, şiirleri dışında sosyal hayatıyla da Ankara’daki sanat çevrelerinde aranan biri oldu. Uzun sanat yaşamı boyunca Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının birçok ünlü ismiyle dostluk kuran şair bu isimlerle olan anılarını Şair Dostlarım adıyla gazete ve dergilerde anlattı, daha sonra kitaplaştırdı.
Soyuer, Hisar dergisinin kuruluşunda da rol oynadı. Grup içinde yer almasa da ilk şiirlerinden itibaren bu grubun edebiyat anlayışıyla örtüştüğü ve şiirlerinin halk edebiyatından beslenip mili-manevi çizgide geliştiği görülür. Şiirlerinde ve yazılarında Karacaoğlan, Yunus Emre, Âşık Veysel gibi halk ozanlarına olan hayranlığını her fırsatta ifade eden şairin bu ustalardan esinlenmeleri açıkça göze çarpar. Soyuer’i özel kılan yönlerinden biri de bestelenmiş şiirleridir. Onun birçok eseri, içinde Avni Anıl, Suat Sayın, Yıldırım Gürses gibi Türk müziğinin usta isimlerinin olduğu müzisyenlerce yaşatılmaya devam etmektedir.
Sevgi Şairi
Halil Soyuer için “Sevgi Şairi” benzetmesi yapmak yanlış olmayacaktır. Uzun edebi hayatında yalnızca kitaplarında yer alan ve sayısı bini aşan şiirlerinde öne çıkan en önemli kavram sevgidir. Sevgiye bu denli önem veren şair 18 şiir kitabının 6’sını isimlendirirken çok önem verdiği bu sözcüğü kullanır: Sevgi Çiçekleri, Sevgi Burcu, Sevgi Bende Hiç İzne Çıkmadı, Yürektir Sevginin Vatanı, Sevgi Seli, Sevgi Bağları. Şair, aynı zamanda “Sevgi” başlıklı birbirinden farklı 7 şiir yazmıştır. 19 şiirinin başlığında ise yine bu sözcüğü kullanmıştır: Yunus Sevgisi, Sevgi Gücü, Sevgi Evi, Sevgi Seli vb… İnsan sevgisi başta olmak üzere yurt sevgisi, millet sevgisi, çocuk sevgisi, evrensel barış gibi birçok konuda sevginin gerekliliğini dile getirmiştir.
Halil Soyuer’e göre sevgi, dünya düzeninin devam etmesi için gerekli bir kavramdır. İnsanların gerek sevgili, gerek dost, gerek kardeş, gerekse sırf insan olduğu için karşısındakine beslediği sevgi hayattaki tüm kötülükleri yok etmeye yetecektir. Bu yüzden şiirlerinin önemli bir kısmında bu kavramın altını çizer ve insanlara sürekli sevgiyi yaşatmalarını öğütler. Soyuer’e göre yaratılışında sevgi olduğu için her insan bir yerde mutlaka sevgiye ihtiyaç duyar. Nefret ve kin tohumlarının atıldığı yerlerde barışı ve kardeşliği yaşatmanın sevgiden geçtiğini ifade eder. İnsanca yaşamanın yolunun sevip sevilmekten geçtiğini şiirleriyle anlatır.
Soyuer, Önce İnsanız (Seninle, s.70) başlıklı şiirinde her insanın yaratılışında sevginin olduğunu ve bundan dolayı insanca yaşamanın herkesin hakkı olduğunu söyler. Karşısındakini dostluğa davet ederken insanların içinde sevmeyenlerin olmasını da kabul edemediğini bir soruyla dile getirir:
Hiç unutmayalım önce insanız
İnsanca yaşamak hak aramızda
Niye bekliyorsun öyle karşıda
Gel de dost ateşi yak aramızda
…
Doğuştan sevgiyse insanın özü
Neden sevmeyenler çok aramızda
Halil Soyuer, şiirlerinde sevginin insanlar için bir ihtiyaç olduğunu dile getirmiştir. Sevgi (Yürektir Sevginin Vatanı, s.549) adını verdiği şiirinde her insanın sevgiye duyduğu ihtiyacı şu dizelerle ifade eder:
Her insanın ihtiyacı var ona
Su hava gibidir sevgi boşlanmaz
Her insandan güler yüz bekler durur
Acı sözden gözyaşından hoşlanmaz
Şaire göre, insanın yaşamını devam ettirmesi için su ve hava kadar gerekli olan bir diğer unsur da sevgidir. Dolayısıyla sevgi asla hafife alınmamalıdır. Sevginin yaşaması ise güler yüze bağlıdır. Sevgi, her insandan güler yüz bekler, kötü sözlerin olduğu yerde yaşamaz.
Soyuer, Sevgi Evi (Sevgi Çiçekleri, s.79) adlı şiirinde sevgiyi bir ev olarak düşünmüş ve kendinin orada yaşadığını ifade etmiştir. Kendisini tüm benliğiyle sevgiyle birleştiren şair, tüm sevdiklerinin yaşadığı yeri bildiğinden, bu yüzden evinin yerini sormadıklarını şu dizelerle anlatmıştır:
Evin nerde diye kimse sormadı
Sevdiklerim bilir nerde benim evim
Onlara bahçemden güller atarım
Sevgi nerdeyse orda benim evim
Soyuer’in yaşadığı sevgi evinde kinin ve garezin yeri yoktur. Düşmanlık duygularını bir kenara bıraktıkları takdirde her gelene kapısının açık olduğunu da aynı şiirin başka bir dörtlüğünde şöyle ifade eder:
Gelenler kini garezi silsinler
Bu evde kendini kardeş bilsinler
Kardeş olsunlar da öyle gelsinler
Açıktır kuzuyla kurda benim ev
Halil Soyuer, sevgiyi yalnızca kendisi için istemez. Tüm dünyanın seven kalplerle dolmasını ister. Sevgisizlikten dolayı kimsenin üzülmesini istemez, tüm insanların kinden uzak durması ve aşk duygusunu tatması isteğini Sevgi (Sevgi Bağları, s.39) başlıklı şiirinde şu dizelerle dile getirir:
Seven insanlarla dolsun şu dünya
Sevmekten kimsenin ağzı yanmasın
Hiç kimse demesin sevgi de bu mu
Sevgi bir kuşkuyla yaralanmasın
…
Kinden ömür boyu uzak kalınsın
Yüreklerde aşk şarkısı çalınsın
Soyuer, “Sevgili kardeşim ömür boyunca / Sevgiyi kendine baş etmeyi bil.” (Sevgili Kardeşim, Bakış Mektubu, s.109) diyerek tüm insanlığa sevgi konusunda telkinlerde bulunur, şiirin tamamında sevginin önemine değinir. Şiirin ikinci dörtlüğünde umudunu kaybedenlerin sevgiyle hayata dönebileceklerini, sevgiyi bilmeyen cahillerin ise yaşadıklarını sandıklarından bahseder:
Kardeşim sanma ki ağlayan gülmez
Sevenler ölür de sevgiler ölmez
Yaşıyorum sanır kendini bilmez
Dünyada sevgiyi bilmeyen cahil
Soyuer’e göre sevgiyi kalplerinde yaşatan insanlar gelip geçicidir fakat sevgi ölümsüzdür. Sevgiyi bilmeyenler, yaşamayan insanlar ise bu dünyada yaşadığını sanan cahillerdir.
Şair her sevgiyi başına taç edip büyür, acı çekmesine karşılık teselliyi bağrına basar; sevgiyle beraber kışları yaz görür, yıllar yılı hoşgörüyle buluşur.” Sevgi konusunda daima insanlara yol gösterir ve sevgiye sahip çıkılması gerekliliğini ifade eder. Sev-Sevil (Sevgi Bağları, s.70) adlı şiiriyle tüm insanlığa sevmenin ve sevilmenin öneminden bahseder. Ona göre zamanın su misali aktığı bu dünyada sevmek için bir dakika bile kaybedilmemelidir:
Mademki bu güzel dünyaya geldin
Güzel yaşamanın değerini bil
Ellerinden zaman akıp giderken
Bir dakika bile durma, sev sevil
Sevgiyi bu denli içselleştiren Soyuer, Diyorlar (Kader Faslı, s.71) adlı şiirinde “Doğduğumdan beri ben hep sevgi işçisiyim” diye söze başlarken “kardeşim öyle çok ki milyarlarla yarışta” mısraıyla tüm insanlığı kardeş olarak gördüğünün mesajını verir. Ardından, vurulan en küçük canlının kendisini de yaralayacak kadar hassas bir kalbe sahip olduğunu ve namludan çıkan her mermide aslında kendinin de vurulurcasına acı çektiğini şu şekilde anlatır:
Vurulan her canlıda kanayan yara benim
Bütün yaralar bende durmadan kanar durur
Namludan çıkan kurşun gelir beni de vurur
Gönül kalelerinde sevgi bayrak diyorlar
Şu dünyada sevginin üstüne yok diyorlar
Sevgi için yaşayan Soyuer’in düşmanlıkla, kavgayla işi olmaz. Bu sözleri duymaya da tahammülü yoktur. Kadar (Sevgi Seli, s.84) isimli şiirinde “Vakit geçirmeden hiç düşünmeden / Açın kapınızı ardına kadar” diye insanlara seslenirken şiirin devamında, aşağıdaki ifadeleriyle yürekteki tertemiz duyguların kaynağını sevgiyle özdeşleştirir:
Sanmayın sevgiden kaygınız olur
Yürekte tertemiz duygunuz olur
Yaşayan canlıya saygınız olur
Böcekten dağların kurduna kadar
Halil Soyuer, sevginin ilk insanlıktan bu yana en değerli kavram olduğunu Sevgi Gücü (Yürektir Sevginin Vatanı, s.103) adlı şiirinde dile getirir. Ona göre sevgi her şeyin üstünde bir kavramdır. Bir damlasında bin çiçek açan sevginin olduğu yerde kanlı elleri görmek mümkün değildir:
İlk insan dünyaya geleli beri
Başın üstündedir sevginin yeri
Onda göremezsin kanlı elleri
Bir damla sevgide bin çiçek açar
Soyuer’e göre dünyadaki savaşların, insan kıyımlarının sebebi de insanlığın sevgiyi yüreğinden çıkarmış olmasıdır. Bu yüzden kini, garezi yasaklamak, dört bir yana sevgi duvarları örmek ister. Anaların yasını durdurmanın, feryatları dindirmenin yolu Yunus’ça sevginin tüm insanlıkça öğrenilmesine bağlıdır. 1993 yılında yazdığı Sevgi Seli (Sorma Hiç, s.86) adlı şiirinde binlerce insanın can verdiği Bosna savaşının sebebini sevgi yoksunluğuna bağlar:
YUNUS dünyamızın sevgi kaynağı
Sevmeyi öğrensek bunu görsek de
Sel gibi akmazdı bu insan kanı
İnsanlar ölmezdi Bosna-Hersek’te
…
Her yana gitseydi YUNUS yolları
Ellerde olmazdı bu kan dirsekte
Soyuer, insanoğlunun merhametsizliğinin altında da sevgi yoksunluğunun yattığını iddia eder. Oluyor (Sevgi Çiçekleri, s.121) adlı şiirde yüreğinde sevgiye yer vermeyen insanın kanında bozukluk olduğu, kalbinde sevgisizliğin istenmeyen çizgilerinin yer aldığı şu şekilde ifade edilir:
Bir insan sevgiden mahrumsa eğer
Ne yazık, kanı da bozuk oluyor
Olmuyor merhamet, şefkat duygusu
Yüreği yüz yerden çizik oluyor
Görüldüğü üzere Soyuer, sevgi kavramına daha çok insan sevgisi ve tüm canlılara karşı duyulan sonsuz hoşgörü şeklinde şiirlerinde yer verir. Bu doğrultudaki anlayışının Yunus Emre’nin sevgi anlayışıyla örtüştüğü görülür. Kendisi de zaten Yunus’taki sevginin öneminden bahseder. Kardeşçe yaşamak konusunda sevgiyi çıkış yolu olarak gören Soyuer, dostluk ve aşkın temelinde de sevginin var olduğunu şiirleriyle anlatmaya çalışır. Yalnızca şiirlerini değil, kendi yaşamını da insan sevgisi üzerine temellendirir.