Anlatamadım kendimi sana. Uygun kelimelerle düzgün cümleler kuramadım. İfade etmek istediklerimi doğru bir sıralama ile aktaramadım. Ne benim konuşamamamdı problem ne de senin dinleyememen. Ben itiraf etmekten korktum sen de duyacakların kadar duymak istemediklerinden. Sözlü olarak ifade edemedim ancak yazabilirim. Anlaşılmak, acınmak ya da benzeri herhangi bir şey için değil. Son zamanlardaki irade gücümle tüm iradesizliğimi yenerek bana bahşedilen bu hayata son vermeden, bu dünyada sırf birine gerçekten kendimi anlatmış olmak için yazabilirim. Belki vakti geldiğinden belki de vaktim kalmadığından dünya adı verilen bu sahnede nasıl bir soytarı olduğumu sana anlatmanın tam sırasıdır.

Ben siyahlar içindeyim. Bunu dile getirmekten acı duymuyorum. Hatırladığım en eski anıda bile aynı his var sanki; karanlık. Dolayısıyla kendimi bildim bileli bir karanlığın içindeyim. Sabahları aynaya baktığımda, yolda yürürken beni takip eden gölgemde, çektirmiş olduğum saçma sapan fotoğraflarda… Yüzüme haykıran karanlık zamanla ürkütücü olmayı bırakıp kendine hayran bırakan bir girdaba dönüştü. 

Ben iyi bir yalancıyım. Bunu dile getirmekten hicap duymuyorum. Belki kolaya kaçmaktı bu belki başka bir yol denemeyişim hatta aramayışımdı. İnançsız, nefret dolu, yüksek egolu, kibirli, saygısız ve bilinçsiz insanların arasına karışıp normal bir insan gibi görünebilmek için. Onlar ne seviyorsa sevmeye ne giyiyorsa giymeye ne düşünüyorsa düşünmeye çalışmak için. Bu benim bulabildiğim tek çıkar yoldu. 

Ben iyi bir oyuncuyum. Bunu dile getirmekten çekinmiyorum. Kim olmam isteniyorsa o oldum. Bazen iyi bir evlat oldum; ailesinin istediklerini yerine getirmek için çabalayan, bazen iyi bir dost oldum; her çağrıldığında yardıma koşan, bazen tutkulu bir sevgili oldum; sevgi dolu ve güven veren. Bana bir isim, bir kimlik ve bir metin verildi. Bazı zamanlar doğaçlama yapmakla birlikte elime tutuşturulan kâğıdı sıkı sıkıya kavradım ve ezberimi yaptım. Hep hazırlıklaydım. Ne bir sahnede ne bir takvim ve saat aralığında ne de bilet karşılığında oynadım. Sabahları uyandığım an performansımı sergilemeye başladım ve el ayak çekilip herkes uykuya dalana kadar devam ettim. İşin aslına bakarsan zamanla kimi oynadığımı o kadar çok düşünür oldum ki artık gerçekte kim olduğumu hatırlamakta güçlük çeker hale geldim.

Ben iyi bir konuşmacıyım. Bunu dile getirmekten rahatsızım. Çok konuşkan biriyim ya da biriydim. Hep bir anlatma çabası içindeydim. Anlattıklarım çok uzaklara gidemezdi biliyordum ama en azından tek bir kişiyi farklı bir bakış açısına yönlendirebilmek yeterli olurdu. Boş bir mücadele olduğunu biraz geç fark ettim. İnsanlar ne anlattığımdan çok onların duymak istediklerini söyleyeceğim zamanı bekliyorlardı. Dıştan dışa konuşsam da sustum içten içe.

Ben iyi bir dinleyiciyim. Bunu dile getirmekten memnun değilim. Hiç karışmadan, saatlerce karşımdakini dinleyebilirim. Âşık olduğum kadının hoşlandığı bir çocuğu anlatışını, bir arkadaşımın doğrusunu bildiğim bir konuda yalan söylemesini, bir papağanın birkaç kelimeyi tekrar etmesini, bir arabanın kornasını, odamda yatarken ardı ardına çalan okulun zil sesini. Bazen öfkelendim bazen umursamadım ama hiçbir şeye karışmadan devam ettim.

Ben sadık biriyim. Bunu dile getirmekten hoşlanmıyorum. Yaşadığım çaresizliklere, çözümsüzlüklere, kimsem olmayışına ve kimse olamayışıma, herkese bu kadar yakınken uzak olmaya, birlikteyken ayrı kalmaya, yan yanayken uzak durmaya, tüm zıtlıkları içimde barındırarak kendini hırpalamayı kendimi adadım.

Ben yarım biriyim. Bunu dile getirmekten sakınmıyorum. Hayatta birçok şey istedim. İsteklerim doğrultusunda hareket ederken rotayı hep başka bir yöne çevirdim. Her seferinde sıfırdan başlamaya niyet edip, isteklerimin üzerini örten ve isteklerim yokmuş gibi davrandım. İstemek ve arzulamak öz benliğime aitken onu gerçekleştirmek replikasının elinde oldu. Birbirleriyle hiçbir zaman uyuşmadılar. Yarıda kalan bir film gibi, ilk sayfasının kenarı kıvrılıp bir masanın üstünde bırakılan kitap gibi hep basmakalıp bir eksikliğin içindeyim.

Ben yalnız biriyim. Bunu dile getirmekten korkmuyorum. Yalnızlığım belki herkes kadar belki herkesinkinden daha fazla. Yalnızlık benim sığındığım bir kale, korkudan altına saklandığım bir yorgan, beni kendimden koruyan bir gardiyan. Yalnızlık kalp ritmimi duymamı sağlayacak kadar sessizliği sağlayan ama düşüncelerimin çığlık çığlığa dolaşmasına izin veren iki yüzlü bir kahpe.

Ben yorgunum. Bunu dile getirmekten imtina etmiyorum. Eskiden geceleri taktığım maskeyi çıkarır ve bir gözüm kapalı diğeri yarım açık halde, çekingen bir tavırla bir gün gerçek yüzümü unutmamak için aynada kendime, yüzüme bakardım. Öyle de uyurdum en azından rüyalarımda özgür olabilmek adına. Ancak şimdi düşünüyorum da maskeyi en son ne zaman çıkardığımı hatırlamıyorum. Uzun bir zamandır uyuyamıyorum, uyuduğumda ise kabuslarla çevreleniyorum. Ne idim ne olacaktım, nereye varacak, nerde duracaktım?

Ben bir ölüyüm. Bunu dile getirmekten mutluyum. Gömüldüğü yer, mezar taşı, ismi ya da yaşı olmayan. Geleceği geçmişinden daha karanlık olanım.
 


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı