hiç yoktan bir üzünç haritada
yıkılan evlerdi hep yanı başımızda
her gün aynı bekleyişti ölü ağaçlar gibi
karşımızda duruyor eylülün sarı rengi
bulutlardan düşsem her sabah, biraz mavi
bulutlardan düşen evleri görsem hani…
yürüsem belki anlatırdım bahçeli evleri
çatılarım, evlerim hep kiremit rengi
neden hatırlıyorum ki unuttuğumu seni
birazdan yağmur yağacak, uykum hani…
konuşmalar da evler gibi yıkılıp gitti
kalmadı seslerin bende kadim ezgisi
gelip geçtim, anlattım susmadan evleri
gök duruyor, bulutlar duruyor, evler hani…
boyasız duvarlarda rengim silindi
bugün de yürüsem ayaklarım arar seni
sokaklar arasında sır gibi gizlenen evleri
evler doğardı, evler büyürdü, büyükler sevinirdi
evlerin bacasından başka bir hayat tüterdi
pencereler küçük, çocuklar kocaman gülerdi
belki taş eskirdi, ağaç eskirdi, rüzgar delirirdi
aynalar olurdu evler de çok önceleri
aynadaki resimler hiç eskimezdi…