Yıllar boyunca insanlar ve kurt adamlar arasındaki savaş, insanların dünyaya hükmetme arzusu ve açgözlülüğü yüzünden körüklenmişti. Bu savaş insanların, kurt adamların ne kadar güçlü olduğunu fark etmeleri ve eğer onların soyları devam ederse insanlara üstünlük kurmak isteyeceklerini; dünyayı yönetmek isteyeceklerini düşünmeleri ile başladı. İnsan toplumunun lideri Daren, insanların kurt adamları yok etmesi gerektiğine inanmıştı. Bu hedefe ulaşmak için dâhice ve bir o kadar da canice bir plan hazırlamıştı.
İnsanlar ve kurt adamlar aslında bir arada yaşamak için yaratılmışlardı ancak insanların nankörlüğü ve açgözlülüğü, bu barış ortamını bozmuştu. Tanrı, insanlara ve kurt adamlara bir arada yaşama fırsatı sunmuş; kurt adamları ile birbirlerine yardım etsinler, birbirleriyle arkadaş olsunlar diye yaratmış olsa da insanlar bunun kıymetini anlayamamışlardı.
Daren’in planı, insanların desteğini alarak kurt adamların soyunu yok etmekti. İnsanlar, kurt adamların eşlerini ve çocuklarını hedef alarak acımasız bir soykırım gerçekleştirdiler. Kurt adamların evleri yok edildi, aileleri parçalandı: Eşleri, anneleri, çocukları hepsi bir anda gökyüzüne uçuvermişti. Ancak kurt adamlar, birbirlerine ve aile bağlarına sıkı sıkıya bağlı kalarak bu vahşete karşı birlik olmuşlardı. Yapılan soykırıma bir karşılık vermeliydiler fakat kurt adamlar, intikam değil adalet arayı şındaydılar. Aslında kurt adamların lideri Delta Nova, daha saldırılar başlamadan önce çalışmalara koyulmuştu. Ne kadar insanlar onlarla beraber yaşayıp iyi anlaşsa da eninde sonunda bir yerden patlak vereceğini, sürünün tehlike altına gireceğini hissetmiş önlemler planlamıştı ama bu patlağın ani ve ağır olması nedeniyle aldığı önlemleri hayata geçirememiş, insanlara karşılık verememişlerdi. Kurt adamlar güçlü olabilirler ama kurt adamlar eşlerine bağlıdırlar, güçlerini birbirlerinden, eşlerinden alırlar. İşte kurt adamların insanlara karşılık verememelerinin nedeni buydu. Eşleri öldüğü için zayıf düşmüşlerdi, çocukları ve aileleri öldüğü
için kurtları içlerine çekilmiş karşı savunmaya geçememişti... Saldırılar, son dişi kurt da öldürüldüğünde sona ermişti. İnsan toplumunun lideri Daren, planını başarıyla tamamladığını zannetmiş ve zafer kutlamaları düzenlemeye başlamıştı.
Öte yandan Delta Nova hayatta kalanlarla beraber insanlardan uzak bir adaya göçmek zorunda kalmıştı. İnsanlarla aynı yerde yaşamaları mümkün değildi. Kimse ailesini öldürenlerle bir arada olmak istemezdi.
İnsanların yaptığı soykırımın üzerinden dört yıl geçmişti. Delta Nova yıllarını göçtükleri adayı sürüsüne uygun, yaşanılır bir yer yapmaya harcamış; adayı neredeyse bir şehir haline getirmiş ama doğadan da uzaklaşmamıştı. Tüm bunların yanı sıra sürünün soyunu devam ettirecek deneyler de yapıyordu Delta Nova. Kendi kızının, savaş sırasında insanların hamile eşini öldürmelerine engel olamadığı ölü eşinden aldığı kızı, DNA’larını alıp onların üzerinden deneyler yapmış ve kadın kurt adamların soyunun devamını sağlayacak
bir formül geliştirmişti ve böylelikle soyları tükenmiş olan omegaların devamını sağlamıştı.
Nova, üstün zekâsı sayesinde on beş yıl içinde hem ileri seviyede teknolojiye ulaşmış hem de sürüsünün refahını arttırmıştı. Bir soyun tükenmesini engellemiş, onları yıkmak isteyenlere karşı dik durmuş ve asla boyun eğmemişti. Yapılan soykırıma karşı sabretmiş, gardım indirmemişti.
Tabii bu on beş sene içinde birçok şey değişmişti. İnsanlar yaptıklarının cezasını çekiyordu. Delta Nova hiçbir masum insana hele ki yaşlılara, kadınlara ve çocuklara dokunmamıştı ama kendilerine bu kötülüğü yapıp üstünü kapatmış olan insanlara çok büyük bir ceza vermişti. Bütün devlet adamlarının foyasını ortaya çıkarmış, özellikle Daren’in, yaptıkları kötü, pis işleri ortaya sermişti. Onlara bu kötülüğü insanlar yapmıştı ama eğer insanların kendi içinde birlikleri bozulursa düzenleri de bozulurdu.
Amaçları intikam değildi elbette ama insanların yaptıkları yanlarına kar kalmamalıydı. İnsanlar üstlerinin, güvendikleri adamların yaptıkları pis işleri görünce hayal kırıklığına uğramış, isyana başlamışlardı.
Olanlara rağmen hala devlet adamlarını savunanlar ve bunların bir komplo olduğunu düşünen insanlar ile devlet adamlarına güvenmeyip hepsinin görevden alınmasını düşünenler kendi aralarında anlaşamaz olmuş, tartışmalar, kavgalar başlamıştı. İnsanların düzeni bozulmuş,
fabrikalar üretim yapmayı durdurmuş, devlet sıkıyönetim ilan etmişti. Doğrusu Delta Nova bu işe başlarken insanların bu kadar çığırından çıkacağını düşünmemişti. Planı için artık uygun bir ortam olduğunu düşünen Nova, bir gece gizlice insanların arasında girip Daren’i ve halkının ölmesine sebep olan herkesi kurt adamlarıyla öldürmüştü.
Devlet adamlarının çoğunun ailesi olmamasıyla rahatça yapmıştı bunu. Masum kimseye dokunmamış, öldürmemişti. Kısasa kısas yapmıştı, ne kadar onlar gibi masumlara dokun masa bile.
İktidar ve yöneticilerin ölümü ses yaratsa da suçlu olduklarını bilen insanlar buna karşın bir şey yapmamışlardı. Birkaç istisna dışında.
İnsanlar artık yavaş yavaş kurt adamlara yaptıkları şeyden pişman olmuştu. Vicdanları onları rahat bırakmıyordu. Her şey bir insanın sosyal platformda kurt adamlara karşı verdiği mesajla başladı. Pişman olan herkes kurt adamlara karşı pişmanlıklarını ifade ediyor, bundan çok büyük utanç duyuyordu. Böylece yaptıkları bu soykırımdan pişman olan insanlar kurt adamlar ne isterse yapacaklarını söylemiş onlardan af dilemişti. Bir özür kaybedilen onca bebeği, çocuğu, anneyi geri getirmiyordu. Sonuçta kırılan bir bardak asla eski haline gelmezdi.
Yaptıklarından pişman olsalar bile affetmek kurt adamlara çok ağır geliyordu. Delta Nova da affetmekte çok
zorlanıyordu ama affetmek, büyüklüğün alametiydi. Delta Nova kalbiyle affetmiş olsa bile insanlarla iletişimi kesmişti. Ayrıca kimseye zarar vermeden intikamlarını almış, apayrı bir dünyada, kendi elleriyle kurduğu dünyasında yaşamaya devam etmişti. İnsanlar da bu sırada yönetimi düzeltmeye çalışıyor, halen pişmanlıklarını dile getiriyordu.
İnsanlar, devlet adamları öldükten sonra markalarını sürdürmeye devam edenleri, bir nevi devlet adamlarının muadillerini iflas ettirmiş, markaları boykot etmişlerdi. Kendi markalarını kurmuş diğer markalardan hiçbir şey almamışlardı. Böyle böyle tamı tamına üç yıl boyunca bu boykot sürmüş, markaları eninde sonunda kapatmışlardı. Artık insanlar da düzeliyordu.
Kurt adamların ise soyu devam ediyordu. Herkes eşiyle, ailesiyle vakit geçiriyor mutlu bir hayat sürüyordu.
Sonunda mutlu, huzurlu, kimsenin kimseyi öldürmediği, masumların yaşadığı bir düzen içinde hayatlarına dönmüşlerdi. Masumların, savunmasızların öldürülmesi demek orada adalet yok demekti; vicdan, duygu, insanlık yok demekti. Herkes, insan olsun, farklı bir canlı olsun, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamak ister.