Gün bitmişti. Artık gökyüzünde yıldızların gösteri zamanıydı. Kimi yerini beğenmeyip başka bir yere kayıyor kimi de bir önceki geceden kalan oyunu sergiliyordu. Gösteri devam ederken hava birden soğudu ve kar yağmaya başladı. Yıldızlar karın yağmasını istemiyordu çünkü kar yağınca insanlar onların gösterilerini izleyemiyordu ama iyi anlaşmak adına sevimli kar tanelerine kızmak da istemiyorlardı. Herkes bir şekilde mutlu olmaya çalışıyordu. Bir kişi hariç. O kişi minik yıldızdı. Minik yıldız arkadaşlarından biraz farklı göründüğü için diğer yıldızların zorbalığına uğruyordu. Yıldızlar onu bir türlü aralarına almak istemiyorlardı. O da sürekli kayarak başka yerlere gidiyordu. O akşam yine kaydı ancak çok kar yağdığı için gökyüzünde kayboldu. Çaresizce evinin yolunu ararken kendisi gibi küçük ve sevimli bir kar tanesinin peşine takıldı. Bir süre beraberce yol aldıktan sonra yaşadığı yerden çok farklı olan bir yere geldiğini fark etti. Burası aydınlıktı ve bembeyazdı. Her yer üst üste yağan kar kristalleriyle doluydu. Karlar sanki üzerinde sim varmış gibi parlıyordu. Yıldız kendisi gibi parlak olan karları izlerken bir ses duydu. Sesin ardından bir sürü çocuğun bahçeye doluştuğunu gördü. Çocuklardan biri yıldızın da içinde bulunduğu bir kar kütlesini gülerek arkadaşına fırlattı.
Bir süre sonra yıldız yine o sesi duydu. Daha çok kişinin geleceğini sandı ancak herkes gitmişti. Çocuklar gitmeden önce sevimli bir kardanadam yapmışlardı. Yıldız belki evinin yolunu biliyordur diye onun yanına gitti. “Sevgili Kardankardeş evimin yolunu kaybettim. Acaba sen benim evimin nerede olduğunu biliyor musun?” dedi. Bunun üzerine kardanadam: “Minik yıldız, ben nereden bileyim senin evinin nerede olduğunu. Dur bir dakika yoksa sen o hep dalga geçilen küçük yıldız mısın?” dedi. Kardanadamın onu tanımasına epeyce şaşıran yıldız: “Evet ama sen nereden biliyorsun bunu?” diye karşılık verdi. Biliyorum, dedi kardanadam. “Çünkü yıldızların içinde sürekli konuştuğum bir arkadaşım var. O söylemişti. Madem seninle dalga geçiyorlar. Sen de gitme bir daha oraya. Burada kal, benimle yaşa.” Yıldız kardanadamı haklı buldu. Evini çok özlemiş olsa da bir süreliğine burada kalabilirdi. Bir süre sonra teneffüs zili çaldı ve çocuklar bahçeye doluştu. Yıldız, bankların üzerinde biriken karlara baktı. Gofrete benziyorlardı. İleride bir çocuk çardağın altında oynuyordu. Yıldız bu güzel manzarayı izlerken şiddetli bir sesle irkildi. Üçgen çatılı çardağın üzerindeki kar kütlesi kaymaya başlamıştı. Sevgili öğretmeni çocuğu kolundan çekerek karın altında kalmasını son anda engellemişti. Olan bizim kardaadama olmuştu tabii. Dökülen kar kütlesi bir kolunu koparmıştı ancak kardanadam hiç üzülmedi. Nasıl olsa sevimli minikler ona başka bir kol yapardı.
Bir süre sonra tekrar zil çaldı. Bu sefer çocuklar bahçeye değil dışarıdaki dört tekerlekli kocaman bir şeyin yanma gitti. Yıldız bunun öğrencileri taşıyan bir servis aracı olduğunu öğrendi. Çok şaşırdı çünkü daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Servis aracı öğrencileri alıp gittiğinde küçük bir çocuğun onlarla gitmediğini gördü. Kardanadam yıldıza onun evsiz biri olduğunu söyledi. Küçük yıldız çocukta kendinden bir şeyler bulmuştu. Çocuk da yıldız gibi yalnızdı. Üstelik üşüyordu da. Yıldız hemen kendini ısıtıp çocuğa yardım etmek istedi. Bunun üzerine kardanadam: “Hey, beni eriteceksin. Biraz daha uzakta ısıt kendini.” dedi. Yıldız çocuğun yanına gitti. Çocuk onu avucunun içine aldı. Üşüyen elleri parıl parıl parlayan yıldız sayesinde şimdi sıcacık olmuştu. Yıldıza neden burada olduğunu sordu. Yıldız çocuğa başından geçenleri olduğu gibi anlattı. Çocuk onun için üzüldüğünü ama yine de yıldızın, ailesinin yanına dönmesi gerektiğini söyledi. Ne olursa olsun, aile her şeydi. Yıldız çocuğu haklı buldu ancak eve nasıl döneceğini bilmiyordu ki. Çocuk bunun çok kolay olduğunu söyledi. Avucundaki yıldızı yüzüne yaklaştırdı. Yanağına bir öpücük kondurduktan sonra onu olanca gücüyle gökyüzüne fırlattı. Yıldız bu şekilde kolayca evine dönebilecekti. Yolda hem ailesine kavuşacağı için seviniyor hem de çocuk için üzülüyordu. Bir an arkasına baktı ve zavallı çocuğun yanına giden öğretmeni gördü. Çok mutlu oldu çünkü öğretmen iyi biriydi ve şimdi yıldızı evine gönderen çocuğun hayatını kurtaracaktı. Uzun bir yolculuktan sonra yıldız evine döndü. Onu ailesi ve arkadaşları karşıladı. Hepsi yıldızın yokluğuna çok üzülmüştü ve yıldıza kötü davrananlar sonunda hatalarını anlamıştı. Hep birlikte koşup ona sarıldılar ve bir daha kimse kimsenin hiçbir zayıflığıyla dalga geçmedi.
KARDA KAYBOLAN YILDIZ
KARDA KAYBOLAN YILDIZ
Etiketler:
POPÜLER YAZILAR
-
Aleyna Kuvel 168 LIVED REALITY
-
Yusuf Tüfekçi 164 ÖN SÖZ
-
Rümeysa Özkan 164 YABANSIZ YABAN
-
Rabia Çepnioğlu 116 BABA ŞEFKATİ
-
Tunahan Yahşi 96 DÜŞÜNCE VE BEKLENTİLERİMİZ HAYATIMIZI NASIL ŞEKİLLENDİRİR?
-
Ahsen Keskin 89 BİR VARDIM, BİR YOKTUM FİLİSTİN’DE ÇOCUKTUM
-
Elif Rana Kundakçı 58 BU HANGİ DİL?
-
Elvin Işıl Saruhan 55 BAŞKA TÜRKİYE YOK!
-
Sinem Koban 55 TATLICININ PLANI
-
Esra Kesimal 52 YARIM KALAN HAYAT