İlkokul yıllarımdaydım. Ara tatildi. Her ara tatilde olduğu gibi annemin memleketi Samsun’a gitmiştik. Teyzelerim, dayılarım, dedem ve anneannem orada yaşıyordu. Aynı zamanda Behçet adında bir aile dostumuz vardı. Çoğu gün sabahları dayımların atölyesinde olur akşamları ise evimize gelir hep beraber otururduk.
Yine o günlerden biriydi. En sevdiğim giysilerimden biri olan asker pantolonuna benzeyen pantolonumu giymiştim. Teyzem “Asker gel bana yardım et. Asker dediğin güçlü kuvvetli olur.” dedi. Teyzemle birlikte çatıya çıktık. Köyden topladıkları kestaneleri çuvaldan çıkardık. Ama kestanelerin dikenleri ayıklanmamıştı. Bu yüzden kestaneleri ezerek dikenlerinden ayırdık. Akşam oldu. Dayımlar ve Behçet Abi atölyeden gelmeden önce kestaneleri kırıp fırına attık. Zil sesini duydum ve kapıya doğru koştum. Gelenler Behçet Abi ve dayımlardı. Behçet Abi ile tokalaştık ama o her zamanki gibi şakalaşmak için elimi fazla sıktı. Akşam yemeğini yedikten sonra oturma odasına geçtik. Sobanın üzerinde çay demlendi, kestanelerle servis edildi. Bir yandan çayımızı içip kestaneleri yerken bir yandan sohbet ediyorduk. O sırada Behçet Ahi’nin pantolonuma baktığını fark ettim.Bana pantolonumu beğendiğini ona öyle bir pantolon vermemi istedi. Ona, pantolon almak için söz verdim. Ama bende ona göre pantolon yoktu yani yeni bir pantolon almam gerekirdi. Pantolon fiyatlarını araştırmaya başladım. Fakat pantolonlar bana göre çok pahalıydı. Kurtuluş yolları arıyor, kara kara düşünüyordum. Teyzem bu kadar düşünmemem gerektiğini pantolonu kendisinin alacağını söylemesine rağmen ben bunu kabul etmedim. Biraz zaman geçmişti ve Behçet Abi sürekli pantolonunu soruyordu. Aslında bunun bir şaka olduğunu anlayabiliyordum fakat yine de bir şeyler yapmak istiyordum.
Resim yapmayı seviyordum ve o gün de resim çiziyordum. O sırada aklıma muhteşem bir fikir geldi. Bu öyle bir fikirdi ki hem ekonomimi sarsmayacak hem de sözümü yerine getirmiş olacaktım. Kâğıttan pantolon yapacaktım. Pantolonun taslaklarını oluşturmaya başladım. Denedim, denedim, denedim... En sonunda beğendiğim bir şey oluşturabildim. Kâğıdı aldım, kestim, yeşile ve kahverengine boyadım ve üç boyutlu olması için bantladım yani her detayına dikkat ettim. Tüm bunları da herkesten gizli yaptım çünkü kimsenin Behçet Ahi’den önce pantolonu görmesini istemiyordum ve onu sakladım.
Akşam oldu. Herkes eve geldi. Yemek yedik. Ardından oturma odasına geçtik. Ortamın sıcaklaşmasını bekledikten sonra Behçet Ahi’nin yanına gittim ve pantolonu ona uzattım. İlk başta herkes şaşırdı. Sonra Behçet Abi bana teşekkür etti. Ben de çok mutluydum çünkü birikmiş paramı harcamaktan kurtulmuş ve sözümü yerine getirmiştim.
O pantolon hala Behçet Ahi’nin vitrininde duruyor.
KAĞIT PANTOLON
KAĞIT PANTOLON
Etiketler:
POPÜLER YAZILAR
-
Yusuf Tüfekçi 155 ÖN SÖZ
-
Aleyna Kuvel 153 LIVED REALITY
-
Rümeysa Özkan 149 YABANSIZ YABAN
-
Rabia Çepnioğlu 104 BABA ŞEFKATİ
-
Tunahan Yahşi 84 DÜŞÜNCE VE BEKLENTİLERİMİZ HAYATIMIZI NASIL ŞEKİLLENDİRİR?
-
Ahsen Keskin 81 BİR VARDIM, BİR YOKTUM FİLİSTİN’DE ÇOCUKTUM
-
Elif Rana Kundakçı 51 BU HANGİ DİL?
-
Elvin Işıl Saruhan 46 BAŞKA TÜRKİYE YOK!
-
Sinem Koban 46 TATLICININ PLANI
-
Esra Kesimal 43 YARIM KALAN HAYAT