MASAL, MASALLAR DİYARINDA


MASAL, MASALLAR DİYARINDA

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, küçük bir köyde yaşayan, Masal adında şirin mi şirin bir kız varmış. Masal, adı gibi masal dinlemeyi çok severmiş. Babaannesinin anlattığı harika masalları dinlemek en sevdiği aktiviteymiş. Bir akşam yine babaannesinin masallarını dinliyormuş. Babaannesi ona ‘Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’ masalını anlatıyormuş. Masal çok beğenmiş olacak ki sonraki günler babaannesinden hep bu masalı anlatmasını istemiş.

Bir gün Masal evde tek başına oyuncaklarıyla oynarken dış kapının yavaşça aralandığını duymuş. Kafasını kapıya çevirip dikkatli bakınca bunun bir cüce olduğunu görmüş. Üstelik bu cüce Pamuk Prenses masalındaki cüceye çok benziyormuş.  Cüce,  Masal’a  el hareketleriyle dışarı gelmesini söylemiş. Annesi onu evden çıkmaması için uyarmasına rağmen Masal dayanamayıp cücenin yanına gitmek için ayağa kalkmış. Masal kapıya varana kadar cüce patika yolda koşuşturmaya başlamış bile. Bunu gören Masal hızlı adımlarla cücenin peşinden gitmiş. Sonunda cüce dinlenmek için biraz durduğunda Masal ona yetişebilmiş. Yanında durup cüceyi incelemeye başlamış. Cüce aynı babaannesinin anlattığı bilge cüceye benziyormuş. Bembeyaz uzun sakalları, kalın kaşları, yuvarlak ve kalın camlı gözlüklerinin yanında bir de kafasında uzun eski bir şapka varmış.

Biraz soluklandıktan sonra cüce konuşmaya başlamış. Cücenin bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark eden Masal, onu dinlemeye koyulmuş fakat cücenin dediklerinden hiçbir şey anlamamış. Cüce  
de bunu fark edince pes etmiş. Yürümeye başlamış. Masal da onu takip etmiş. Cüce önde Masal arkada bir süre böyle yürümüşler. Sonunda cüce durmuş ve küçük bir delikten içeri girmiş. Masal da onunla birlikte delikten geçince birden cücenin söylediklerini anlamaya başlamış. Cüce: “Beni anlayabiliyor musun?” diye sormuş. Masal şaşkınlıkla başını sallamış. Cüce konuşmaya devam etmiş: “Bu delikten içeri girmeden beni anlamaman normal çünkü ben senin dünyanın canlılarından değilim. Bulunduğun yere gelebilmem bile çok zor oldu. Haa, unutmadan söyleyeyim buranın adı Masallar Diyarı ve senin buraya gelmen tesadüf değil. Adın Masal’dı, değil mi?” Masal’ın duyduklarından ötürü ağzı açık kalmış ve şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememiş. Cüce yeniden konuşmaya başlamış: “Olamaz! Yoksa yanlış çocuğu mu getirdim? Prenses buna pek sevinmeyecek.” Bunun üzerine Masal hemen söze girmiş: “Evet, adım Masal fakat siz bunu nerden biliyorsunuz?” diye sormuş. Cüce ona bunun bir sır olduğunu söyleyerek yürümeye devam etmiş.

Masal çok yorulmasına rağmen yürümeye devam etmiş bir yandan da etrafı incelemiş. Kırmızı başlıklı kız masalındaki kurt, Sindirella masalındaki peri, güzel ve çirkindeki çirkin, Rapunzel ile yeşil kertenkelesi… Ne ararsan buradaymış. Burası gerçekten de Masallar Diyarı’ndan başka bir yer değilmiş!

Sonunda kocaman bir kulenin önüne gelmişler ve kapısından içeri girmişler. İçeride kocaman bir tahtın üzerinde Pamuk Prenses oturuyormuş. Yanında da altı cüce varmış. Masal’la birlikte gelen cüce hemen diğerlerinin yanına geçmiş. “Aradığınız kızı getirdim prensesim” demiş. Pamuk Prenses sevinçle Masal’ın yanına gidip yumuşak sesiyle: “Masallar Diyarı’na hoş geldin.” demiş. Masal anlamsız anlamsız bakıp: “Geldim gelmesine de ben buraya niye geldim Pamuk Prensesim.” deyince Pamuk Prenses: “Saçlarımı görüyorsun değil mi? Bak, bembeyazlar. Artık yaşlanmaya başladım, gücüm tükendi. Masallar Diyarı’na ve sevgili halkıma yeni bir Prenses gerekiyordu. Ben de Bilge cüceden bana masalların gücüne inanan bir kız bulmasını istedim. Aylarca ortalıkta yoktu ve şimdi seni getirdi. Masallar Diyarı’nın yöneticisi ve halkımızın prensesi olmak ister misin?” demiş. Masal sevinçle: “Tabii isterim prensesim ama bir sorum var. Buranın prensesi olursam bir daha eski dünyama dönemeyecek miyim?” diye sormuş. Bunun üzerine Pamuk Prenses: “Dönemeyeceksin fakat bunun bir önemi var mı? Sonuçta burası Masallar Diyarı ve burada istediğin her şeye sahip olabilirsin.” demiş. Masal: “Üzgünüm prensesim ama ben ailemden ve arkadaşlarımdan ayrı kalmayı göze alamam. Onların da buraya gelmesine izin veremez misiniz? diye sormuş. Bunun üzerine prenses: “Maalesef gelemezler. Burada sadece sen yaşayabilirsin. Gitmek istediğine emin misin? Ailen ve arkadaşların senin için bu kadar önemli mi?” diye karşılık vermiş. Masal çok tedirgin olmuş. O anda konuşmaktansa susmayı tercih etmiş. Bir süre sonra Pamuk Prenses: “Kararını vermelisin. Masallar Diyarı’nın prensesi olmayı mı seçiyorsun ailenin ve arkadaşlarının yanına dönmeyi mi?” demiş. Masal hiçbir şey söylemeden oradan çıkıp gitmiş. Evine varınca ailesinin daha gelmediğini fark edip onları endişelendirmediği için sevinmiş ve bazen prenseslerin bile en değerli şeyin aile olduğunu unutabildiklerini öğrenmiş. Masalları çok sevse de onun için her zaman en iyisi şey ailesi olmuş.


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı