GİZLİ GÖREV


GİZLİ GÖREV

Ben Selim, bugün babamın eve getirdiği haberleri öğrendim. Peki neyin haberi? Benim babam “Nükleer Çevre Kirliliği ile Mücadele” adlı bir kulüpte ve babamın bugün önemli bir toplantısı vardı. Babam eve gelince toplantıda yaşanan olayları, toplantıda kimlerin olduğunu anlatıyordu. Bunlar benim pek dikkatimi çekmiyordu. Ancak toplantıya bizim öğretmenimiz olan Perihan Hoca’nın da katılmış olduğunu duyunca anlattıklarına kulak kesildim. Babamın dediğine göre toplantı İngilizce olarak yapılmış ve şehirdeki tüm İngilizce öğretmenlerini çağırmışlar. Perihan Hoca da bu sebeple oradaymış. Toplantının yapılma amacı ise nükleer santrallerin elektriklerini kaybetmesine neden olan küresel bir soruna nasıl bir çözüm getirileceğiymiş. Nükleer santrallerdeki bu sorun devam ederse elektrik tüm dünyada büyük bir elektrik kesintisi ve kriz yaşanacakmış.

Babamın konuşması bitince apar topar Okanların evine gittim. Okan benim en yakın arkadaşımdır. Anlattıklarıma çok şaşırmıştı, bana heyecanla birtakım sorular sordu. Bazılarının cevaplarını biliyordum ama bazıları benim boyumu aşıyordu. Üstelik boyum da 1.50 ya var ya yoktu.
Her neyse bildiklerimin yanıtlarını söyledim. Bir müddet sonra Okanların evinden çıkmıştım. Evlerimiz yakın olduğu için yürüyerek evime giderken elektrik santrallerini kontrol eden abileri gördüm onlara “Kolay gelsin!” diyerek yoluma devam ettim. Kapıda babam karşıladı beni. “Selim toplantıda öğretmeninle karşılaştım, derslerini sordum.” Devamında azar işiteceğimi düşündüm fakat Perihan Hoca Allah’tan iyidir, demiş ya kötü deseydi… Babamdan yiyeceğim azarı düşünmek bile istemiyordum.

Bugünlük bu kadar yeter, deyip ertesi günkü Fen Bilimlerine ki en sevmediğimiz derstir, çalışmam gerekiyordu. Bazıları neden sevmediğimi soruyor ben de “Her insan aynı şeyi sevmez.” diyorum sizce de haklı mıyım? Ayrıca ben son zamanlarda gün kavramını anlayamıyorum, o kadar yoğun yaşıyoruz ki yatağa yatıyorum beş dakika sürüyor sanki. Sabah alelacele kahvaltımı yapıp çıktım, kafamda hep şu elektrik, nükleer meselesi. Ancak düşününce ilk dersimiz fen dersiydi ve belki öğretmenimle bir çözüm bulabilirdim. Çünkü elektrik demek, nükleer demek fen demek… Yola çıktım. Dün gördüğüm abiler hala çalışıyor onlara bu kez de “Günaydın!” diyerek tam yoluma devam ediyordum ki bir şey duydum. Abilerin bir tanesi toplantıda imiş ve çözüm bulmak için çok uğraşıyormuş. O esnada saatimin alarmı çalmaya başladı, geç kalıyordum. Koşarak okula gittim. Okulda Okan’a anlattım, bu sorunu Elif Hoca’ya söyleyeceğimi ve o da olumlu karşıladı beni. Elif Hoca’yı bekledik on beş dakika gecikmişti, ben de dersimiz kaynamasın diye teneffüste sordum. Elif Hoca’ya olayı anlattım. O da yarın ilgilenirim çocuklar, bugün çok yoğunum dedi. Okulda artık başka bir şey düşünemez olmuştum, hep küresel olan bu krizle ilgili çözüm bulmaya çalıştım ancak pek bir sonuç çıkmadı. Okul çıkışı eve gider gitmez yatağıma yattım çünkü ödevim yoktu. Fakat kalkıp konu tekrarlarımı yaptım. (Sizde yapıyorsunuz değil mi dostlarım?) Sabaha kadar gördüğüm rüyalar bir türlü uyutmadı beni. Bu meseleyi kafaya çok fazla takmış olabilirdim kafama. Kahvaltımı yapıp çıktım, okuluma koşa koşa gittim daha zilin çalmasına yarım saat vardı. Elif Hoca’nın yanına gittik. “Hadi çocuklar keklerinizi ve çaylarınızı alın, aşağıdaki banklara inelim.” dedi çok mutlu olmuştum, sabah sabah çay içmek içimi ısıtmıştı, ruhuma can vermişti. Elif Hoca bize yardım edeceğini ancak kendisinin adının geçmemesi gerektiğini söyledi. Elif Hoca garip bir şekilde gizli kalmak istiyordu. Müdürümüz Ali Hoca’dan yapacağımız işler için Elif Hoca’dan bahsetmeksizin izin aldık ve elektrik tasarrufunun önemi için bilgilendirme afişleri yapıştırdık. Birkaç gün sonra herkesin dilinde bizim afişlerdeki cümleler vardı. Tüm okul bizim afişleri konuşuyorlardı. Bence bu yaptıklarımızı Perihan Hoca’ya açıklamamız gerekiyordu. Perihan Hoca’nın yanına gidip her şeyi anlattık, o da bize “Sorun yok çocuklar iyi ki yapmışsınız.” dedi.

Birkaç gün sonra okula hepimiz adına bir eposta gelmişti. Eposta bana ve Okan’a bir de bizimle ilgilenen öğretmene gelmişti. Bu özel bir televizyon kanalında program davetiydi. Elif Hoca’ya epostadan bahsedince ısrarla kendisinin böyle bir programa çıkamayacağını, gizli kalması gerektiğini söyledi. Perihan Hoca’ya sorduk “Olur rahatlıkla yanınızda gelirim.” dedi. Ben de babama sordum, “Olur.” Dedi. Cumartesi günü bizi Yonca TV kanalına çekim için çağırdılar. Bize elektrikle ilgili yaptığımız duyarlı çalışmamızla ilgili bir sürü soru sordular, hepsini açıkladık ve bize bu duyarlı davranışımızdan ötürü ödül verdiler. Ödül ise 2024 yılı TEKNOFEST ’te görev almaktı. Çok mutluydum çünkü TEKNOFEST benim çocukluk hayalimdi ancak bizim şehrimize çok uzak olduğu için gidemiyorduk. Öğretmenim ve babam bizimle gurur duyduğunu söyledi. Şimdi tek yapmamız gereken bu küresel soruna çözüm olacak bir proje geliştirmekti.
 


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı