Ahmet Celal neden yabandı? Vatanın tüm topraklarını benimsediği halde o toprağın yerlisi olmadığı için mi, yoksa vatanı uğruna kolunu kaybettiği için mi yabandı? Ahmet Celal, vatanına bağlı, bilge bir kişiydi. O köyde bulunan insanlar Ahmet Celal’e hep farklı bir gözle bakarlardı, hele de kolu olmadığını gördüklerinde ona olan bakışları on kat daha artardı. Ahmet Celal’i orada yaban olarak çıkartmalarına rağmen Ahmet Celal oradan kopamadı. Bazı zamanlar daha fazla dayanamazdı ve bu insanlardan, bu topraklardan kendini soyutlamak isterdi; uzaklaşmak isterdi ama oradan ayrılmadı. Daha doğrusu ayrılamadı. Ahmet Celal’i oraya bağlayan bir şey vardı: Emine. Ahmet Celal, kendini Emine’ye iyice kaptırırken Emine, Ahmet Celal’e hep soğuk ve kötü davranışlar sergiledi. Ahmet Celal’in sakat kolunu gördükçe ona olan acıma duygusu daha da artıyordu zaten. Ahmet Celal’in Emine’ye olan aşkı günden güne artarken aynı zamanda kendini Emine’den uzaklaştırmaya çalıştı. Bir nevi yabanken iyice kendini yabanlaştırdı. Emine zaten diğer insanlar gibi Ahmet Celal’i bir ‘yaban’ olarak görüyordu.
Anadolu köyündeki halkın Ahmet Celal’i ‘yaban’ olarak görmesinin bir diğer nedeni ise Ahmet Celal’in oradaki diğer insanlardan farklı fikirler ortaya atması ve kitap okuyor olmasıydı. Kitap okumak bu denli önemliyken oradaki insanlara bu olay yabancı gelmişti. Hayatlarında kitap okuyan bir insan görmedikleri içindir belki de. Bu zorlu şartlar altında, baskıcı ve dışlayıcı bir toplumda kendini güçlü hissetmek pek de kolay değil. İşte tam bu nedenle Ahmet Celal oradan uzaklaşmaya başlamış, köyün dışarısında yer alan bir kulübeye gitmiş ve orada yaşamaya başlamıştı. Burada yaşaması aslında onu psikolojik olarak biraz daha güçlendirmişti lâkin Ahmet Celal artık diğer insanların ona ‘yaban’ demesine ve öyle davranmalarına alışmış, onları öyle kabul etmeye başlamıştı. Ahmet Celal adına yapılan en büyük atılımdı hâlbuki alışmak.
Alışmak ne zor bir yüktür insana. İyiye alışmak veya kötüye alışmak... Seçim yap diye diye teklif sunsak muhakkak herkes iyiye alışmayı seçer ama bu iş çoğunlukla tam tersi olur. İnsanlar çoğunlukla kötüye alışır çünkü iyiye alışmak diye bir şey olmaz. İyi olan zaten bizim fikrimizce iyi ve hoş olandır. Bu yüzden iyiye alışmaz iyi olandan bir şeyden hoşnut kalırız. Bu noktada Ahmet Celal de kötüye alışmaya başlamıştı. Kendisini de ‘yaban’ olarak görmeye başlamıştı. Kendisinin yaban olmadığını oradaki insanlara kanıtlamaya çalışırken yaban olduğuna kendi inanmaya başlamıştı. Bana kalırsa Ahmet Celal’in ‘yaban’ olma konusu toplumdan topluma göre değişir çünkü vatan bilinci olan bir toplumda, sanat ve edebiyat olan bir toplumda, Ahmet Celal’in bu yaptıkları gayet normal karşılanırdı. Hele de vatan uğruna kolunu kaybetmesi onun ayakta alkışlanması gereken bir olay yaşadığı anlamına gelirdi.
Sizce Ahmet Celal gibi bir ‘yaban’ olmak mı daha iyi yoksa toplumların normlarını kabullenmiş sıradan bir insan olmak mı? Bence herkes Ahmet Celal gibi kültürlü, vatanına bağlı bir yaban olmalıdır ki herkes böyle olursa ‘yaban’ diye bir şey olmaz. Günümüzde bile toplumda umursanmayan, fiziksel özellikleri yüzünden dışlanan, zorbalığa maruz kalan birçok insan var. Bizim payımıza düşen ise bilinçli vatandaşlar olup toplumdan insanları dışlamamak, o insanları sahip oldukları özellikleri ile kabul etmek ve en önemlisi dışlanan insanları hayata geri kazandırmaktır. Bu nedenle hayatımızda ‘yaban’ diye adlandırılan insanlar olabilir ama biz onların dünyanın bir parçası olduğunu ve dünyanın o yabanlar olmadan olmayacağını anlamalıyız.