ZEYTİN


ZEYTİN

Elif, o sabah uyandığında epey keyifsizdi. Bu yüzden güneş o ışıktan elleriyle onun yüzünü okşadığında bu onu biraz olsun sevindirmedi. Aslında böyle havalarda içi kıpır kıpır olur, çevresine neşe saçardı ama bir isteği vardı ki o isteğin karşılık bulmayışı onu çok ama çok üzüyordu. O istek de kendisine bir köpek alınmasıydı. Ancak babası buna izin verse de annesi karşı çıkmıştı. Apartman dairesinde oturuyorlardı ve annesi köpeğin evde oradan oraya koşturarak evi dağıtacağını, pek çok şeyi kırıp dökeceğini düşünüyordu. Üstelik köpeğin gürültüsü de komşuları rahatsız ederdi.

Elif, annesine ne kadar dil döktüyse de onu ikna edememişti. Bu sebepten birkaç gündür yüzü gülmüyordu. O sabah da durumu farklı değildi. Elini yüzünü yıkadıktan sonra aşağıya indiğinde yüzünde yine hayal kırıklığı ve üzüntü okunuyordu. O derece ki anne ve babasına günaydın bile demedi. Onlar kendisine “Günaydın.” dediğindeyse onları kırgın olduğunu belli eden bir ses tonuyla cevapladı. Bu sırada o fark etmese de babası annesine anlamlı bir şekilde bakıyordu. Sanki bakışıyla “Hadi Hanım, inat etme artık!” diyordu. Bu bakış, annesinin var olan üzüntüsünü iyice artırmıştı. Anne üzgündü
çünkü hiçbir anne çocuğunu üzgün görmeye dayanamazdı. Kısacası o, mantığıyla duyguları arasında kalmıştı. Bundan dolayı da kararsızlık içindeydi. Bir izin veresi geliyordu bir aldığı kararın arkasında durası. Sonunda kızının ve eşinin baskısına dayanamadı ve köpek alınması için izni verdi.

“Tamam kızım, üzülme artık. Sana bir köpek alacağız.”

“Yaşasın! Canım anneciğim!” diyerek masadan fırlayan Elif, annesine sımsıkı sarıldı.

Elif sevinçle kahvaltısını etti ve okuluna gitti. Okulda bütün gün köpeğine vereceği ismi düşündü. Köpeğin rengine göre farklı isimler belirledi. Okul bittikten sonra eve döndüğünde güzel bir sürprizle karşılaştı. Çünkü anne ve babası ona bir köpek almışlardı bile. Bu, siyah renkli sevimli bir yavruydu. Sevimli yavru, yerinde duramıyor, oradan oraya koşturuyordu. Elif köpeğinin siyah olması durumunda köpeğine “Zeytin" adını koymaya karar vermişti.

O günden sonra Zeytin, Elifin en iyi arkadaşı oldu. Elif her fırsatta onunla ilgileniyordu. Onunla oynuyor, onu besliyor, ona banyo yaptırıyordu. 

Bir gün Elif, onu gezdirmeye çıkardı. Zeytin’in tasması yoktu. Elife iyice alıştığından onu takip ediyordu. Elif bir aralık gofret almak için bir markete girdi. Gofretin ücretini ödemek için sırada beklerken Zeytin’in yanında olmadığını fark etti. Çevresine bakındığındaysa Zeytin’in dışarıya çıktığını gördü. Zeytin, yol kenarında bekleyen başka ama büyük olan bir köpeğin yanına doğru koşuyordu. Elif bunu görünce paniğe kapıldı. Çünkü büyük köpek karşıdan karşıya geçmek istiyor gibiydi. Elif gofreti bırakıp hemen Zeytin’in peşinden koştu. Büyük köpek tam da korktuğu gibi karşıdan karşıya geçti. Zeytin de onun peşi sıra gitti. Fakat büyük köpek kadar hızlı olmadığından karşıya geçmeyi başaramadı ve bir arabanın altında kaldı. Elif, çok sevdiği köpeği Zeytin’i yerde cansız yatar görünce kendisini tutamadı, hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Eve döndüğünde annesi telaşla ona ne olduğunu sordu. Elif kesik kesik cümlelerle olan biteni anlattı. Annesi onun üzüntüsünü dindirmek için ona yeni bir köpek almayı teklif ettiyse de Elif buna karşı çıktı.
“Hayır anneceğim! Ben Zeytin’den başka köpek istemiyorum. O benim ilk ve son köpeğim olacak.”


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı