Page 59 - Puli Edebiyat 2. Sayı
P. 59
Sonbahardan sonra kışın yapraklarımı dö- her şey buraya kadarmış. Kocaman gövdemi
künce kışa doğru suyum salınır biraz üşürdüm. tanımadığım birileri metrelerle ölçüyor, kesip
Ama acı patlıcanı kırağı çalmaz dercesine galip biçiyorlardı. Yaralı yerim bıraktılar, beş parçaya
gelirdim bu soğuk mücadelenden. Bahar ge- bölünüp bir kamyona yüklendim. Atölyede bir
lince yeşerir, yaşama sevinci yayardım etrafa. makineye konulup kereste olmak için sıra bek-
Dallarıma görkemli bir salıncak kurmuşlardı. liyordum. İçim kan ağlıyor, göz yaşlarım içime
Mahallenin salıncağıma gıptayla bakar sıraya içime akıyordu. Sonra aklıma sincap kardeş,
girmek için can atarlardı. Pazar günü konakta ağaçkakan, bülbüller geldi. Acaba ne yapıyor-
bir hareketlilik vardı. Kapıya pala bıyıklı, kalın lardır diye düşündüm. Bahçede bensiz ne ya-
kaşlı, beyaz saçlı bir adam geldi. Dalımdaki sa- pacaklar, bu taş evi kim serinletecek, nereye
lıncakta sallanıyordu. Adı Rıfkı’ydı. Emekli ol- salıncak kuracaklar diye düşünürken bin par-
muş bu kasabaya yerleşmişti. Akşam bahçede çaya bölünüp kereste olmuştum artık. Sonra
çay içerken seslerini duydum. Konu ilerledikçe düşündüm en azında yanıp kül olmayacak, yeni
benden bahsettiklerini anladım. Dallarımızın en eşyalarla hayat bulacaktım. Ardından beni fırı-
büyüğünü eve yaklaşmıştı. Rüzgârlı havalarda na koydular ama ateş yoktu burada. İstiflediler
bu dallar çatıya değiyor ve çok ses çıkarıyordu. kerestelerimi. İçimdeki öz suyunu çıkaracak-
Evin üstüne devrilme tehlikesi bile vardı. Dalımı larmış. Fırından iki gün sonra çıkardılar beni.
keserlerse halledebilirdim. Ama gövdemdeki bu Beni şekillendiren marangoz maharetliydi.
kovuk daha da büyüyordu. Sonra ailenin verdiği Marangoz benden harika mobilyalar yaptı.
kararla dünyam başıma yıkıldı. Artık benim de
bu bahçeden, bu dünyadan ayrılma vaktim gel- Üç hafta sonra tanıdık bir ses geldi kula-
mişti. Bu vefasızlık mıydı? Hiç mi hatırım, güzel ğıma. Gelen Rıfkı’ydı. Rıfkı ile marangoz beni
yaşanmışlıklarımız yoktu bu evle. İri iri ceviz- bir kamyona yüklediler. Bir baktım ki beni öm-
lerimle mutlu edememiş miydim? Rüzgarımla rümün geçtiği taş evin önüne indirdiler. Evin
serinletemedim mi onları? Salıncağım da sal- içine taşıdılar, evi dışarıdan görüyordum ama
lanmamışlar mıydı? Sonra her ömür bir sona içi ayrı bir büyüleyiciydi. Ağlamak istiyordum
tabidir, benim de sonun gelmişti artık, dedim. ama sevinçtendi bu sefer. Artık bütünleştiğim
Dostum dut da ansızın ayrılmıştı bu dünyadan bu evle iç içeydim. Beni masa olarak evin en
yani her canlı bu durumla burun burunaydı. güzel köşesine yerleştirdiler. Artık neşeli bay-
Sabah olduğunda önce dallarımdan başladılar ram sofraları, doğum günleri, akşam sohbet-
kesmeye. Sonra da koca gövde mi serdiler yere. leri benimle daha da güzel olacaktı. Demek ki
Bir asırdı vermiş olduğum emekler, meyveler unutmamışlardı beni; sevgiyi, vefayı karşılıklı
yaşıyorduk.
58