MERYEM EL-İCLİYYE

Aftâb-ı feyzi bizden sor ki olmuştur bize Cümle etbâk-ı felek elvâh-ı usturlâb-ı ‘ışk (HALETİ)
(“Feyiz bereket güneşini bizden sorun zira feleğin bütün tabakaları bize aşk usturlabının levhaları olmuştur)

Bilim tarihi deyince akla hemen Einstein, Newton, Galileo ve Aristo gibi isimler gelir. İslam Bilim tarihinin meşhurları deyince ise Ebû Mûsa Câbir bin Hayyân, Farabi, İbn-i Sina, Fahreddin Razi, Harezm-i , Battani , Nasîrüddin Tûsî, İbn-i Haldun ve Ali Kuşçu gibi değerli isimler sayılır hemen hemen. Ama altın devir olarak adlandırılan özellikle 8. yy. ile 16. yy. arasında süregelen ve binlerce farklı branştan birbirinden değerli alimleri çıkarmıştır bu devir. Peki hem batıda hem doğuda kadın bilim insanları çıkmamış mıdır? Batı bu konuda maalesef yeterli toplumsal gelişimi sağlayamamıştır. Hakim olan erkek hegomanyasının baskın ve zorlayıcı yapısı kadınların bu anlamda kendini bilim sahnesinde göstermesini 18.yy’a kadar ertelemiştir. Nadir olarak 4. yy’da Hypatia gibi Yunan filozof, matematikçi ve astronomi ile ilgilenen değerli kadın yıldızlar çıksa da sayısı maalesef çok çok azdır. Özellikle batıda 18. yüzyılda başlayan kadınların bilim sahnesinde yer alma çabası ancak 20. yy ortalarında meyvesini vermiş. Baskıcı toplumsal yapı kırılmıştır. Bu konuda birkaç alıntı yaparak batının kadına ve kadının bilimsel aksiyonuna karşı gösterdiği yaklaşımı daha iyi anlamaya çalışalım.

İlk olarak yaşadığı çağ olan Antik Çağ’ın şekillendirilmesinde fikirleri ile etkin rol oynadığına inanılan Platon (MÖ 427-347), "Bir barbar değil, bir Yunanlı, bir tutsak değil özgür, bir kadın değil, bir erkek olarak yaratıldığım için Tanrı’ya şükrediyorum" (Sena, 1975: 13) demiş ve böylece bir erkek olarak yaşama katılmasının sözde ne denli değerli olduğunu vurgulamıştır.
Bunlardan biri olan ve "uygarlığın eleştirmeni" olarak adlandırılan Jean Jacques Rousseau (1712-1778) bile: "Kadın, erkeğe eşit olarak yaratılmamıştır, kadının bunu bilmesi ve buna katlanması gerekir." (Kadıoğlu, 2001;110) ifadesiyle kadınların toplumdaki ikincil konumlarını vurgulamaktadır.

Bir diğeri ise Ünlü Alman düşünür Immanual Kant (1724-1804), kadınların matematikle ilgilenmesi ile alay ederek: "Madem güzel kafalarını geometriyle meşgul edecekler, sakal da bırakabilirler." demiştir (Kumcu, 2001: 27). En son olarak ise "Kadınlarla görüşmeye mi gidiyorsun? Kamçını unutma!" sözleri herkesçe bilinen ve belki de en aykırı, anti feminist filozof olan Friedrich Nietsche (1844- 1900)’nin kadınlar hakkındaki görüşleri de Antik Çağ’ın meslektaşlarından farklı değildir. Doğuda ise batıdan farklı olarak kadın toplum tarafından hor görülmez. Ama ataerkil yapı ve bazı töresel yapının yansımaları kadını daha çok evin içindeki rolünü baskın kılar. Ama bilim tarihinde hiç de azımsanmayacak şekilde kadının rolünün görüldüğü tarihi belgelerde ortaya konulmaktadır. 
İslam tarihinde erkekler gibi kadın alimlerin de olduğu fikri otorite açısından aynı büyüklükte oldukları, benzer metotları ve kaynakları kullandıkları görülmektedir.(Albayrak,2017). M. A. Nadwi’nin Muhaddisat adlı eserinde fıkıh ve hadis ile uğraşan sekiz bin Müslüman kadın alimin bilgilerine ulaşıldığı belirtilmektedir. Dini ilimler açısından erken dönemde Ümmü Derda, hadis ilminde 12. yüzyılda Sittül Vüzera Bint Ömer İbn El Münecca,Zeynep bit el Kemal sayılabilir. Dünyanın en eski üniversitesini kuran Fatıma El Fıhriye Karaviyyin Üniversitesi'ni Tunus’ta kurarak İslami ilimler ve fen ilimleri alanında eğitim verilmesine vesile olmuştur. Labana ise 10. asırda Endülüsün Kordoba şehrinde geometri ve cebir problerindeki başarısıyla ün salmıştır. Bintül mehamili lakabıyla Suteyte Ümmü Abdülvahid, Bağdat'taki matematik çalışmalarıyla ilmin yıldızı haline gelmiştir .Meryem el Zinyani ise 8. yüzyılda kimya alanında yaptığı çalışmalarıyla ön plandadır.

Bu portre yazımızda ise 9. ve 10. asırlarda astronomi alanında çokça kullanılan Usturlab aletini geliştiren ve ona inovatif özellikler katarak kullanımını kolay haline getiren başka bir kadın mucit ve alimden bahsedeceğiz. Meryem el İcliyye ya da alanındaki lakabıyla Meryem el Usturlabi’den bahsedeceğiz. Meryem El İcliyye’ nin doğum ve ölüm tarihi her ne kadar net bir şekilde ortaya konulamasa da 10. yüzyılda Suriye’nin Halep şehrinde yaşadığı bilinmektedir. Devrinin yönetiminde Halep yöneticisi Hamdânî hânedanının kurucusu Ebü’l-Heycâ Abdullah b. Hamdân’ın oğlu Seyfüddevle’nin bulunduğu ve sarayında himayesinde ilmi gelişimini tamamladığı bilinmektedir. Meryem el-Usturlâbî, Kûşyâr el- flîînin kızıdır. Babası Bağdat’ta tanınmış bir usturlap üreticisi ve dünyanın hayatta kalan en eski usturlabını icat ettiği kayıtlara geçen bilim adamı Bastulus’un çırağıydı.Oa çocukluğundan itibaren babasının yanında usturlab yapımıyla ilgilenmeye başladı. Babasının ölümünden sonra mesleğinden etkilenen Meryem el- İcliyye, usturlap imal etmeye devam etti. Ancak bu kolay bir iş değildi çünkü iyi bir matematik ve astronomi bilgisi gerektiriyordu. Meryem de hem çalışkan hem de meraklı bir öğrenci olduğundan bu bilimleri öğrenerek usturlabı geliştirdi. Artık usturlap yardımıyla gök cisimlerinin yüksekliği, güneşin doğuş ve batış saatleri ölçülebilir, karada yön bulunabilir hale gelmişti. Günümüzün akıllı saatine benzetilen bu alet vakitlerin ayarlanması ve yön bulabilmek gibi ayrı bir önem taşıdığından çok takdir edilmiştir. Meryem "el-Usturlabi" el-İciyye’nin usturlapların tasarımıyla ilgili önemli katkıları vardır. Meryem El İcliyye’nin yaşadığı bölgede dönemin yöneticisi Seyfüddevle, Meryem El İcliyye’yi sarayına davet ederek çabasını ve çalışmalarını takdir etmiş, kendisine her türlü yardımı vereceğini söylemiştir. Aynı zamanda Meryem El İcliyye’den usturlabı sarayda üretmesini istemiş, ona istihdam sağlamıştır. Muhammed el- Fazari sekizinci yüzyılda İslam dünyasında usturlap yapımına yardım eden ilk Müslüman olmasına rağmen, Meryem el-İciyye bu aleti tasarlayan ve gelişmesini sağlayan kişi olarak biliniyor.

Bu kariyeri takdiren ve el-İcliyye’nin onuruna, 1990 yılında, Henry E. Holt tarafından Palomar Gözlemevi’nde keşfedilen bir ana kuşak asteroite “7060 Al-‘Ijliya” adı verilmiştir. Ayrıca Meryem, 1001 Inventions* tarafından, Or Çağ’da İslam dünyasının uygarlığın her alanında gelişme gösterdiği dönemini ifade eden İslam Rönesansı’nın (İslam’ın Altın Çağı) sıradışı kadınları arasında sayılmıştır.
Ayrıca 2016 yılında bilim kurgu yazarı ve Nebula Ödüllü Nnedi Okafor, Binti adlı romanında, kahramanının ilham kaynağının Meryem el-Usturlabi olduğunu açıklamıştır. Bahsi geçen ana karakter (Binti), usturlap yapımında uzman olan genç bir kadındır. Yazar, el-Usturlabi’yi Birleşik Arap Emirlikleri’nde ki bir kitap festivalinde tanıdığını; Meryem’in adının Binti’nin hayatına dokunduğunu, ilham verici hayatından etkilendiğini belirtmiştir.
Kendi asrında gerçekleştirdiği yaratıcı ve yenilikçi teknolojilerin gelişmesi ile ilgili çalışmalarla, Meryem ”el-Usturlabi” el-İciyye, bugün bile dünyadaki kadınlara bir rol model olarak gösterilmektedir.

USTURLAB: Güneşin ve yıldızların konumlarıyla ve zamanla ilgili problemlerin çözümünde kullanılan astronomik bir alettir. Birçok astronomi problemlerinin çözümü için gerekli olan matematiksel hesaplamalarda kullanılır.
Adı Yunancada yıldız anlamına gelen “Aster” almak, ölçmek, yakalamak, tutmak, anlamak ve kavramak gibi anlamlara gelen “Lambonein” kökünden gelmektedir ve bugün “yıldız yakalayan, yıldız tutan” anlamını taşımaktadır. Çeşitli uygarlıklarca geliştirilerek Akdeniz havzasında 2000 yıl kadar kullanılan usturlab, tahminen M.Ö. 2. belki de 4. yy’da Yunanlılarca bilinmekteydi. Usturlabın icadı, Hipparkhos (MÖ 2. yy), Apollonios (MÖ 2. yy) ve Eudoksos’a (MÖ 4. yy) bağlanmaktadır. Bir rivayete göre de usturlabı ilk keşfeden ve bu konuda ilk kitap yazan kimse Abbasi devleti astronomi âlimlerinden Ebu İshak el-Fezari'dir. İslam dünyasında ilk kullanan da kendisidir. Ebû Abdullah Muhammed el- Battânî (MS 929) usturlab kullanarak 1 güneş yılını 365 gün 5 saat 46 dakika 24 saniye olarak ölçtü, Muhammed ibn Abdullah Nastulus el-Asturlâbî (10. yy) günümüze ulaşan en eski usturlabı yaptı.
Usturlab, bir tür kadran askı sistemi ile gözlemde dik olarak kullanılan taşınabilir bir araçtır ve diğer bir deyişle gökküresinin düzleme aktarılmış şeklidir. Dairesel disklerden oluşur ve her diskin kendine ait görevleri vardır. Yaygın şekliyle usturlab ya da düzlem küre, enlem dereceleri için geçerli ve yatay koordinatları metalin üzerine işlenmiş olan iç disklere sahiptir
Batı ve Doğu dünyasında usturlabın kullanıldığı alanları şu şekilde sıralayabiliriz:

•Güneş'in veya bir yıldızın yüksekliğinin bulunması, Günün saatlerinin bulunması, Güneş'in veya bir yıldızın doğuşu ve batış zamanının belirlenmesi,
•Namaz zamanlarının belirlenmesi, Mekke'nin yönünün bulunması, Bir yerin saatinin bilinmesi ve buradan başka bir yerin yerel saatinin bulunması,
•Belirli bir günde ve zamanda gölge boyunun bulunması, Zodyak'ta belirtilen bir zamandan Güneş'in konumunun bulunması,
•Coğrafi enlemin bulunması, coğrafi enlemden, Güneş'in veya bir yıldızın deklinasyonunun bulunması,
•Tarih bilinmeden Güneş'in boylamının bulunması, Güneş'in ve yıldızın yüksekliğinden zamanın bulunması.

Kaynakça:
Albayrak, H. Ş., 2017. İslam’da Kadın Tartışmalarında Geleneğe Özcü Yaklaşımın Eleştirisi Ve Alternatif Bir Gelecek Okuması, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Perspektifinde Kadın.Ed: Gülay Akgül Yılmaz,Yasemin Özerkek,İrem Konca)Marmara Üniversitesi Yayınevi.
Asher-Perrin, E. (2016, 2 Haziran). The Inspiration for Nnedi Okorafor’s Binti is a Muslim Scientist From the 10th Century. Tor.com. Erişim adresi: https://www.tor.com/2016/06/02/1he-mspiration-for-nnedi-okorafors-bmti-is-a-mushm-
scientist-from-the- 10th-century/
https://mozartcultures.com/insanligin-yildizi-meryem-el-icliyye-astronom-ve-usturlap-ustasi-bir-kadin/
İbnü’n-Nedîm, Fihrist, thk. Yusuf Ali Tavil-Ahmed Şemseddin, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2010; Türkçe trc., el-Fihrist İlk Dönem İslâm Kültür Atlası, ed. Mehmet Yolcu, çev. Heyet, İstanbul 2017.
Kadıoğlu, Süheyla, Bitmeyen Savaşım, İstanbul, Sel Yayıncılık, l.basım, 2001.
Kayaokay, İ. (2014). Dîvân şiirinde teknolojik bir alet: Usturlâb. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2014(4), 72-77.
Kumcu, Ercan, Kadın Matematikçiler, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2001.
Nemlioğlu Koca, Y. Yıldızları Yakalamak: Usturlabın Denizcilikte Kullanımı ve Günümüze Ulaşan Örnekleri. Journal of ETA Maritime Science, 5(1), 11-22.
Sena, Cemil, Filozoflar Ansiklopedisi, 2. cilt, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1975.
Sezgin, F. (2008) İslam’da Bilim ve Teknik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, 101, İstanbul.
Tokuş, Ö. Astrology, Astronomy, And Medıcıne In Hamdanıds. Tarih Dergisi, (70), 1-18.
Öztürk, E., & Özkan, A. R. (2021). İslam Tarihinde Bilim ve Kadın. İnsan Ve Toplum, 171. https://www.fikriyat.com/kultur-sanat/2018/01/22/dunyanin-ilk-musluman-kadin-mucidi
 


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı