KALEMİN UCUNDAKİ DÜNYA

YAZMANIN KİŞİSEL GELİŞİM VE AKADEMİK BAŞARI ÜSTÜNDEKİ ETKİSİ
İnsan bir şey yapmadan önce onun önemini düşünür. Yazmak sabır ve emek gerektiren bir eylemdir. Bu yüzden yazmanın yeri ve önemi her zaman merak konusu olmuştur.


Tarih boyunca insan, önemli buluşlar yapmıştır. “Bu buluşlar içinde en önemlisi hangisidir?” sorusuna verilen cevap genellikle ateş ve tekerleğin icadı olur. Ateş, pek çok şeyin başlangıcı olarak kabul edilirken tekerlek de insanoğluna hareket imkânı verdiği için diğerlerinin önüne geçer. Oysa insanoğlunun hayatını değiştiren çok önemli bir şey daha vardır!


“Bazılarının buluş bazılarının keşif diyebileceği çok etkili ve esaslı bir başka alet dildir. Dil bize büyük bir hareket imkânı verir, tekerlekten daha çok. Dili kullanarak mekânda olduğu kadar za- manda da hareket edebiliriz.” (J.C. London, Kelimelerin Büyülü Dünyası, s. 59)


“Kişi, diliyle düşünür.” İnsan hayal edemediği bir şeyin peşinden gitmez. Hayal edebilmesi için onu gözünde canlandırması gerekir. İşte bunun için de kelimelere ihtiyacı vardır. Yazma çalışmaları, kişinin hayal gücünün sınırlarını genişletir. Ona ufuk açar. “Bana kaç kelime bil- diğini söyle, sana hayallerinin resmini çizeyim.”


Çağımızın en büyük sorunu çocukların hayal kurmaması. Hayali olmayan çocuk, kendine yatırım yapma gereği duymuyor. Okumuyor, yazmıyor, spor yapmıyor, müzikle ilgilenmiyor, sahneye çıkmıyor, gezip keşfetmiyor, iletişim kurmuyor. ÜRETMİYOR. Zamanla enerjisi düşük, mutsuz, yalnız bir birey haline geliyor. Bunlara bağlı olarak akademik başarısı da düşüyor. Bu kısır döngü; pek çok çocuğu, öğrenmenin o büyülü dünyasından uzaklaştırıyor. Burada yazmanın önemi devreye giriyor.


Yazma yolculuğuna çıkan birey, okuyor. Böylece öğrenme merakı tetikleniyor. Okudukça çoğalıyor. Kendini ifade etmek istiyor. Konuşmak ve yazmak; onun için bir ihtiyaç ve mutluluk haline geliyor. Yazmaya tıpkı konuşma gibi iletişim kurmanın ve kendini tanıtmanın bir yolu olarak bakıyor. Güzel bir yazı; iletişim çağı adını verdiğimiz günümüzde kişiyi çevresinde ayrıcalıklı kıldığı gibi aynı zamanda ona özgüven de kazandırıyor. Parçalar yerli yerine oturuyor. Ardından kendine güvenen, ne istediğini bilen, akademik başarısı yüksek bireyler yetişiyor.
 

YARATICI YAZARLIK: ÖZGÜR VE SIRA DIŞI DÜŞÜNME
“Yaratıcılık kavramının batı dillerindeki karşılığı ‘Kreativitaet, creativity’dir. Latince ‘creare’ söz- cüğü ‘doğurmak, yaratmak, oluşturmak’ anlamına gelir. Aktarmacılık ve ezberciliğin tersi olan üreticilik ve yaratıcılık çağdaş öğretim anlayışı- nın temelini oluşturuyor. Çünkü günümüzde hemen, hemen tüm meslek alanlarında yaratıcılığını kullanarak düşünen ve çözüm üretebilen insanlara gereksinim var.” (Zehra İpşiroğlu, Yaratıcı Yazmanın Önemi ve Yaratıcı Yazma Dizisi Üzerine) Yeni bir şey oluşturmak için bağımsız ve özgür düşünmek gerekir. İçindeki sesi duymak, kendine has olanı fark etmek gerekir. “Yazmak, kişinin kendi dünyasına yapa- cağı en eğlenceli yolculuktur.” Eğitim öğretimde yaratıcı yazma derslerinin önemi buradan gelir. Bu dersin amacı yazar yetiştirmek değildir. Kişinin kendini keşfetmesini sağlamaktır. Bu eğlen- celi keşif yolculuğunun temelinde düşünme vardır. Düşünebilen ve bunu yazılı olarak dile getirebilen kişi; her alanda, her meslekte başarılı olur. Çünkü tüm mesleklerde sıra dışı düşünceleri olan ve çözüm üretebilen insanlar, dikkat çeker.


Amerika’da ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yükseköğretimde yaratıcı yazma dersleri çağdaş öğretim anlayışının doğal bir uzantısı olarak görülüyor. Bölümüne ve alanına bakılmaksızın okutulan derslerin amacı; içindeki keşfedilmeyi bekleyen hayal gücünü kullanarak düşünebilen, düşündüklerini somutlayabilen ve kendini ifade edebilen insanlar yetiştirmek.
İnsan; görmeyi, dinlemeyi, düşünmeyi öğrene- rek kendi yaratıcılığını keşfeder. Bu, duyuların eğitilmesi anlamına gelir. O zaman yaratıcı yazmaya “duyuların eğitilmesi” diyebiliriz.


Duyu algıları yeterince eğitilmemiş bir insan, bakar kör gibidir. Gözleri açıktır ama görmesi gerekeni görmez. İşitme yetisi vardır ama duymaz. Empati gücü yoktur. Çevresinde olup bitenlere duyarsız kalır.


Çünkü bütün bunların olması için kişinin önce kendini tanıması gerekir. “Ancak kişinin kendi içinden başlayan yolculuk dışarıya kadar uzanabilir.” İşte yazma eylemi, kişinin iç dünyasıyla dış dünya arasında bir denge kurmasını sağladığı için gerekli ve önemlidir.
 

YAZMA EĞİTİMİNDE NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

Çağrışımların özgürce harekete geçmesi, oriji- nal düşüncelerin aktif hale gelmesi için sol beynin denetiminden kurtulmak gerekir. Yaratıcı yazmanın hazırlık aşamasında öğrencilere yaratıcı düşünmeyi harekete geçirecek çalışmalar yaptırılmalıdır.

Öğretmenlerin öğrencilere yazma becerisi kazandırmak için yapacakları ilk şey; yazmayı istemelerini sağlamaktır. Yazamadığını düşünen çocuk, çekingen ve ürkek davranır. Kolay etkinliklerle onları cesaretlendirmek, öz güven kazandırmak önemlidir.

Öğrencilerin öz güven kazanmaları için yazma çalışmalarının konuları onların fikir sahibi oldukları alanlardan seçilmeli, yaşamlarıyla ilişkilendirilmelidir. Yazdığı şeyler ve düşünceleri önemsenmelidir. Hataları için eleştirinin dozu kaçırılmamalıdır. Çünkü çocuk için en önemli eleştirmen, en bilgili editör öğretmenidir.
Teorik bilgilerin yanında uygulama çalışmaları yapmak, öğrencileri aktif hale getirip düşsel dünyalarını geliştirir. Dinleme, okuma, konuşma ve yazma, birbirini tamamlar. Etkinlikler bu anlayış etrafında seçilmelidir.

Öğretmenler; adım adım ilerlemeli, temel oluşturmaya özen gösterilmelidir. Sözcük türetme, sözcük seçme, cümle çalışmaları, paragraf ve metin çalışmaları sırası takip edilmelidir.

Bütün bunlardan daha önemli olan, en önemli olan ise “İLHAM PERİM ÖĞRETMENİM” sözünü biz öğretmenlerin hiçbir zaman unutmamasıdır.
 


Etiketler:   

YORUMLAR

Ben robot değilim seçeneğini işaretleyin.

  • Henüz yorum yazılmadı